Arkeolojik açıdan çok önemli olarak nitelenen bu bulgu, Asur belgelerinde adı geçen ve ünlü kral Asurbanipal'e elçi göndermiş olan "Luddi Kralı Gugu"nun varlığı kanıtlıyor. Bu isimle anılan kişinin, Lydia Kralı Gyges ile aynı kişi olduğu idda ediliyor. Ne var ki, bu tümülüsün mezar odası bulunamamış... Ancak, toplam 130 metre uzunluğundaki antik tüneller çok ilginç sayılıyor. Ele geçen kalıntılar arasında, tünelin girişinden 63.5 metre içerde bulunan ve tarihleme açısından önemli olan Roma döneminden kalma bir testi var. Arkeolog Robin U. Russin'e göre, mezarın içinde yapılan ve Gyges dönemini temel alan (M.Ö. 680-645) tarihleme çalışmaları doğru ise, bu tümülüs Lydia'da yapılan en erken tümülüs...
Bintepeler'deki sonuncu büyük Lydia kral tümülüsü, 300 metrelik yarıçapı ve yaklaşık yine 50 metrelik yüksekliği ile, gölün 1.2 km. güneyindeki Kral Ardys'in anıtsal mezarı... Yanından geçen yolun yapımı sırasında kireçtaşı duvarları dozerle zedelenen; sıralamada üçüncü, ama yükseklik ve büyüklükte ikinci sırada yer alan bu tümülüste şimdiye kadar hiçbir bilimsel kazı çalışması yapılmamış (merakediyorum notu: bu yazı Ocak 1998 tarihlidir. Umarız, bu tarihten sonra çalışma yapılmıştır). Bazı bilimadamlarınca en esrarlı tümülüs olarak kabul edilen yığma tepenin gerçekte Kral Tmolus, Tos, ya da Atys veya Ardys'e ait olduğu konusunda bir kararsızlık var. Ancak, genel görüş bu isimlerin tamamının aynı kişiye ait olduğu yolunda... Halkın Mutaf Tepe olarak adlandırdığı bu tümülüs diğerlerinden çok daha kayalık bir yapı sergiliyor. Bu nedenle içine doğru herhangi bir şekilde tünel açmak çok daha güç...
Yalnızca büyük tümülüsler değil, küçük mezarlar da bilimadamlarının ilgisini çekiyor. Tabii, bunların kimlere ait olduğu konusunda bulgular elde etmek büyük olasılıkla imkansız. Ele geçenler yalnızca küçük kaplar, seramik parçaları, daha yakın zamanlara ait kandiller, bazı bronz eşyalar ve birkaç kemik ve iskelet parçası... Mezarın içindeki mimari özellikler, taş işçiliği, kullanılan malzemenin yapısı ve mezarın iç planına ilişkin bilgiler, bilimadamlarınca önemli bulgular olarak kabul ediliyor. Bilimadamlarının karşısında bulunan defineciler ise anıtları dış görünüşüne aldanıp, akıllarına esen yere vurmuşlar kazmayı... Birçok tümülüsün yüzeyi, definecilerin altın sevdası nedeniyle delik deşik olmuş...
Yorumlar
cidden hepsi birbirine bağlıymış gibi düşünsenize
Anadolu görünenden fazlasını barındırıyor
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız