Nisan 19, 2024

İskitler (V)

Yerleşik düzene geçmede ara basamak oluşturan göçerlik, yani yaylaya çıkma, yazların kurak geçtiği topraklarda yaşayanların bugün de başvurdukları bir yöntem. İskitler de yazın Altay'ın yüksek vadilerine, kışın Dinyeper'in çavlanlarına çekiliyorlardı. Günümüzde, barajlar yüzünden bu kısımlar sular altında kaldı. Yazın yüksek rakımlı yeşil çayırlarda çobanlık yapmaları, kışın başka bölgelere gitmeleri, İskit kurganlarının çok geniş bir alana yayılmasını sağladı. Aynı yerlere yapılan döngüsel ve mevsimsel göçler, İskitler'in ülkelerini tanımasına, düzenli olarak ormanlık-çayırlık halklarıyla, kentlilerle ve başka göçebelerle karşılaşmalarına yol açtı. Vergi ve haraç toplama işi bile bu döngülere göre ayarlanıyordu. Üstelik İskitler kalırken, zaman içinde başka göçebeler ve yerleşikler gelip gitti. Asurlular, Yunanlılar, Medler ve son olarak da Sarmatlar'la tanıştılar. Bazen siyasal, ekonomik ya da çevresel koşullar kalıcı göçleri zorunlu kılıyor ve haftalar, aylar, yıllar boyunca yol alarak yüzlerce kilometre katediyorlardı.

İskitler (V)

Göçebe tarımı ve bu insanların doğal çevreden yararlanması, yerleşiklerden farklıydı. Bir kere, kaynakları ölesiye tüketiyorlardı. Hayvanlara ot, nadasa bırakılmadığı için tahıllara verimli toprak kalmıyor ve ağaçlar kesilince araziler erozyonla birlikle çıplaklaşıyordu. Elbette bütün bu değişikliklerin gerçekleşmesi yıllar alıyordu. İskitler'in kendilerini de göç etmeye iten işte böyle bir zorunluluk vardı. En büyük şansları ve sonlarını hazırlayan değişimlerse, Makedonya kralı İskender'le Pers kralı Dara'nın savaşmasının Helenistik dünyayı yaratmasıydı. İskitler, kültürel alışverişin aracıları oldular; ardından da yeni halklar tarafından ezildiler.

İskitler (V)

Sarmatlar'ın ortaya çıkmasıyla başlayan Geç İskitler döneminde, bu halk Kırım vadilerine yerleşti. Evlerini ırmakların su yollarının parçaladığı bir arazide, yüksek tepelere kurdular. Temel hedefleri berkitilmiş, korunaklı yerler inşa etmekti. Doğal engellerin olduğu Kuzeybatı Kırım'da ise durum farklıydı. Üstelik orada, Yunanlılardan aldıkları eski ve korunaklı yerleşimler vardı. Geç İskitler, kaleye benzeyen yerleşimlerini taş duvarlar, sıkıştırılmış toprak ve hendeklerle kuşattılar. Tepelik bir yerde surlar çepeçevre inşa edilirken, arkası dağlık ya da korunaklı kentlerin, sadece ovaya bakan savunmasız cephelerine surlar dikiliyordu. En belirgin özellik ise, iç içe berkitilmiş yerlerin merkezdeki akropole açılmasıydı.

İskitler (V)

Surlar, kuleye benzeyen yükseltilerle güçlendirilmişti; ama, bunların içinde askerlerin girebileceği boşluk yoktu. Bazı kentlerse, yalnızca hendekler ve toprak siperlerle korunuyordu. Taş duvarlar, bu toprak siperlerin üstüne kurulabiliyordu. Türkçe ‘deki kent sözcüğü de köken itibariyle göçebelerin ticaret yapmak için kurdukları ve garnizonla donattıkları kalıcı ya da geçici takas kasabalarına karşılık geliyor. İncelikli bir dil oyunu yaparak İskitler ‘in şehirleşmeden önce kentleştiklerini ve yerleşimlerini gerçek şehirler halinde zamanla genişlettiklerini söyleyebiliriz. Doğrusu İskitler, M.Ö. 4000 yılında yerleşik düzene geçen Çinliler ‘den sonra, göçebelerin nasıl kalıcılaştığını gösteren halklardan biri.  

Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız

Editörün Son İçerikleri

Et Grubu Ürünler Yenmeli Yenmemeli Mi?

Et Grubu Ürünler Yenmeli Yenmemeli Mi?

Yaşlı Gezegenimizi Bekleyen Sıcak Günler (IV)
Yaşlı Gezegenimizi Bekleyen Sıcak Günler (III)
Yaşlı Gezegenimizi Bekleyen Sıcak Günler (II)

Editörlerin Son İçerikleri

kaptanfilozof06

Gidişatı Değiştirmek

probiyotik

Et Grubu Ürünler Yenmeli Yenmemeli Mi?

bubble30
Nielawore

Bizden haberdar olmak için mail listemize kayıt olun