Mayıs 30, 2025

Entelektüel Rekabet

Entelektüel rekabet kavramı aslında hayatımıza Aydınlanma Çağıyla beraber yavaş yavaş girmeye başlayıp, özellikle de dünyadaki sayılı olan entelektüel kişi sayısındaki artışın yazılmaya başlanan ve gittikçe çoğalan eserlerin ve ulusların birbirlerine karşı olan rekabetlerinin bir sonucu olarak uluslararası entelektüel bir rekabeti de başlatmıştır diyebiliriz. Aslında entelektüeller arasında rekabet, entelektüel sınıfın giderek arttığı Rönesans'ın veya aydınlanma çağının ilk zamanlarında yoktu. Böyle bir rekabeti ne Napolyon savaşlarında ne de 1800'lü yıllar boyunca Avrupa'da olan herhangi bir savaş içerisinde yoğun bir şekilderastlayabiliriz.

Birinci Dünya Savaşı'na kadar Avrupalı medeniyetlerin entelektüelleri hangi ülkeden olurlarsa olsunlar genellikle kozmopolitizm akımını savunmuşlardır. Tabii ki buna karşı olanlar belki de vardı ama genel olarak entelektüeller arasında kozmopolitizm akımı vardı. Yani kabaca tüm ulusların birleşip tek bir ulusa dönüşmesi, insanlığın tek bir ulus altında birleşmesi, bir çeşit dünya vatandaşlığı ve devleti görüşü gibi düşünebilirsiniz. Ta ki bu kozmopolitizm görüşü Birinci Dünya Savaşı'na kadar devam edebildi. Birinci Dünya Savaşı'nın ortaya çıkmasıyla birlikte entelektüel rekabet dediğimiz kavramda hat safhasına ulaşarak hayatımıza girdi. Ve bugün savaşlar sadece silahlarla değil, bilgiyle de yapılmaya başlandı. Peki bilgiyle yapılan savaş tam olarak nasıl bir şey olabilir?

Entelektüel Rekabet

Örneğin, bir ulusa tarihini yanlış öğretebilmek, bilgiyle yapılan bir savaştır. Bir ulusa herhangi bir konuda yanlış bilgi vermek, bilgiyle yapılan bir savaştır. Kendi haklılığınızı öngören fikirleri, entelektüel kesiminizi kullanarak başka bir ulusa dayatmaya kalkarsanız veya kabul ettirmeye çalışırsanız, bu bir entelektüel rekabettir. Birinci Dünya Savaşı ile birlikte bunun örneklerini pek çok kez görmeye başladık. İtilaf ve ittifak devletleri arasında sadece ordular çarpışmadı. Aynı zamanda iki tarafın entelektüel kesimleri de kendi fikirlerinin ve uluslarının haklılığını göstermek adına bir sürü kitap, makale, dergi, roman, aklınıza ne gelirse ellerinden geldiğince yazmaya ve birbirlerinin kitlelerine ulaştırmaya çalıştılar.

Aslında buradaki bir numaralı amaç öncelikle tarafların kendi kitlelerini kendi yanlarında tutmasıydı. Ardından da kendilerine karşı olan, düşman olan kitleyi entelektüel olarak baskı altına almaya çalışmasıydı. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra entelektüel rekabeti ve savaşı yoğun bir şekilde soğuk savaş döneminde de gördük. Amerikan tarafı ve Rus tarafı veya kapital tarafı ve komünist tarafı veyahut da batı tarafı ve doğu tarafı ne derseniz deyin, sadece silahlarla, başka ülkeler üzerinden yaptıkları proks savaşlarıyla veyahut da nükleer caydırıcılıkla birbirlerine karşı savaşmadılar. Entelektüel olarak da birbirlerine karşı savaştılar. Sanatlarıyla, kültürleriyle, her şeyleriyle birbirlerine karşı savaştılar.

Entelektüel Rekabet

Soğuk Savaşın sonunda kazanan taraf Amerika Birleşik Devletleri oldu, yani kapitalizm oldu, yani Batı tarafı oldu. Ve Batı tarafı bugün rakipsiz bir şekilde aslında entelektüel baskısını, entelektüel gücünü tüm dünya üzerine oturtmuş durumda. Sokaklarda gördüğünüz çok uluslu şirketlerden tutun da, izlediğiniz filmlere kadar, çocukluğunuzda izlediğiniz çizgi filmlerden tutun da, giydiğiniz giysilere kadar. Bunların hepsi aslında Amerika'nın entelektüel kesiminin yarattığı şeyler. Ve siz belki bunları izleyerek, belki bunlara maruz kalarak, bu entelektüel kesimin rakipsiz bir şekilde sizin üzerinize yaptığı baskıya maruz kalıyorsunuz. Pek çok ulus bugün kendi yerel kültürünü kaybetmiş durumda.

Bugün, popüler kültür denilen şey, Amerikan icadı olup veya Batı dünyasından çıkmış olup, tüm dünyayı etkisi altına almış durumda. Amerika'da görünen bir gençlik tasvirini bugün Doğu'da, Çin'de de görebiliyorsunuz. Rusya'da da görebiliyorsunuz, Afrika'da da görebiliyorsunuz. İşte bu, entelektüel kesimin, yani Amerikan ve Batı entelektüel kesiminin tüm dünyaya rakipsiz bir şekilde dayatmış oldukları kendi entelektüel birikimlerinin bir sonucu, kendi kültürlerinin bir sonucu. Bu dünyanın en iyi kültürü mü? Hayır. Bu dünyanın en kusursuz kültürü mü? Hayır. Ama kazanan taraf olduğu için rakipsiz bir şekilde, rekabetsiz bir şekilde kendisini dünyaya entegre edebildi veya dünyayı kendine entegre etti desek daha doğru olur. Kendisi dünyaya pek entegre olmadı ama dünyayı kendine entegre etti. Ve entellektüel rekabette günümüz dünyasında kazanan ABD yani batı tarafı oldu.  

Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız

Editörün Son İçerikleri

İnsanlığın Kaçamadığı Yol

İnsanlığın Kaçamadığı Yol

Entelektüel Rekabet

Entelektüel Rekabet

Ortak Kültüre Doğru

Ortak Kültüre Doğru

İnsanın Toplumsallaşma İhtiyacı

İnsanın Toplumsallaşma İhtiyacı

Editörlerin Son İçerikleri

kaptanfilozof06

İnsanlığın Kaçamadığı Yol

probiyotik

DNA’yı Tekrar Kodlamak Mümkün Mü?

bubble30
Nielawore

Bizden haberdar olmak için mail listemize kayıt olun