Eylül 11, 2025

Geleneklerin Reddedilmesi

Bugün yaşadığımız toplum dinamiklerine ve sosyolojik yapıya baktığımız zaman görebildiğimiz en belirgin yanlarından bir tanesi, geçmiş geleneklerin neredeyse tamamen artık reddedildiği ve yeni bir yapının oluştuğu bir toplum. Tabii bundan 50-60 sene öncesine kadar bu kadar reddedilmiş bir gelenek yapısı yoktu. Bu olağanüstü reddetme belki de son 50-60 yılda başladı ve hızla yayıldı. Buradaki geleneklerden kastettiğim nedir? Hemen hemen eski toplumu, eski toplum yapan her şey. Konuşma biçimleri, samimiyet biçimleri, giyin kuşam biçimleri, her şey.

 

Bugün, etik ve ahlaki değerlerin son derece çarpıtılmış bir şekilde yaşandığı, insanların girgide daha da bireyselleştiği, eski toplumsal geleneklerin terk edildiği ve modernizm adı altında bütün geçmiş birikimlerin ve geleneklerin adeta yıkılıp parçalandığı bir dönemdeyiz. Peki, gelenekler neden reddediliyor sorusunu soracak olursak, bunun altında muhtemelen insanların özgürlük arayışı, sosyoekonomik değişim ve yeni akımların geçmiş geleneklere oldukça ters olması olabilir. Örneğin, geçmişin büyük aile yapısı bugün yaşanamıyor. Bunun sebebi aslında sosyoekonomik değişimler. Artık büyük ailelerle yaşamak, büyük aile olarak var olmak ekonomik olarak pek de mümkün değil. Yani bir baba figürünün babaanne, anneanne, 4-5 tane çocuk ve eşine tek başına bakması neredeyse artık mümkün değil. Bu ekonomik değişim en önemli sebeplerden bir tanesi oldu. 

Geleneklerin Reddedilmesi

Diğer sebepler yeni sosyolojik akımlar. Bunlara bireyselcilik diyebiliriz. Feminizm örnek gösterilebilir. Bu ve bunlar gibi yeni sosyolojik akımlar yüzünden artık toplumlar da eski geleneklerini koruyamıyorlar. Kadınlar ve erkekler farklı yollara gitmeyi tercih ediyorlar. Geleneklerin reddedilmesi, ya da daha doğrusu eski geleneklerin reddedilip yeni bir sosyal yapının oluşması sürecindeyiz. Peki, bunca gelenek, binlerce yıldır insanların oluşturduğu toplumsal yaşam biçimini yıkmak çok mu iyi oldu? Aslında hiç iyi olmadı. Zaten bu yıkım daha çok bir zorunluluktan geldi. Çünkü insanlar artık eskisi gibi yaşayamıyorlardı. Ne ekonomik şartlar ne de sosyolojik şartlar buna izin veriyordu. Bugün insanlara baktığımız zaman aslında darmadağın olmuş, parçalanmış bir aile yapısı veya toplumsal yapı içindeler. 

 

Etik ve ahlaki değerlerin bu kadar yozlaştığı insanlık tarihinde pek görülmemiş bir olay. En azından küresel çapta bu kadar yozlaştığı pek görülmemiş bir olay. Yani şöyle düşünün, en basit örnekle bir kadınla bir erkeğin arasındaki ilişkinin veya iletişimin bu kadar rahat ve bu kadar geniş yaşanabildiği başka bir dönem insanlık tarihinde yok. Bilindiği kadarıyla yok. Tüm bu çöküş aslında bir değişim kisvesi altında oldu. Ve iyi mi oldu dersek aslında insanlar yalnızlaşmaktan, birbirlerinden kopmaktan başka hiçbir şey yaşamadılar. Aslında tüm bu geleneklerin reddedilmesi ve farklı bir yaşam arayışı insanları pek de iyi bir noktaya sürüklemedi.

Geleneklerin Reddedilmesi

Binlerce yıllık birikim, birkaç yılda yok oldu. Bir düşünsenize, eski geleneklere göre yaşayan veya onları iyi hatırlayan bizim dedelerimizdi, babaannelerimizdi. Şimdi, onların da yavaş yavaş hayatlarını kaybettiklerini düşünürsek, geçmiş yaşantının ve geleneklerin hızla ortadan kaybolduğunu düşünebiliriz. Bu inanılmaz bir şey. Bütün dünyada, neredeyse bütün dünyada, birkaç on yılda binlerce yıllık toplumsal birikim yok oldu. İnanılmaz bir olay bu. Ve bir daha geri gelmeyecek şekilde yok oldu. Ve işin kötüsü, bu değişim hiç de iyi olmadı. İnsanlar yalnız, insanlar güvensiz, insanlar psikolojik sorunlarıyla baş başa, insanlar aslında kendi doğalarına da aykırı denebilecek bu toplumsal düzenle baş başa. Bu kadar yalnızlık aslında insan doğası için pek de uygun sayılmaz. Çünkü insan sosyal bir varlıktır. Hayatta kalabilmek için binlerce yıl boyunca sosyal yaşamıştır. Şimdi ise bir anda bireysel bir yaşama döndü ve tökeziliyor. E tabi şu anda hayatta kalabiliyor bireysel olarak ama binlerce yılın getirdiği alışkanlığı, hatta artık içgüdüyü bir kenara bırakmak insanda psikolojik sorunlara yol açıyor. İnsanlar birbirine güvenmiyor. Bu kadar yolsuzluğun, bu kadar arkadan iş çevirmenin, bu kadar şüphenin olduğu başka bir dönem olmadı. Belki de olmuştur ya da biz bilmiyoruzdur ama çok fazla yaşandığını söyleyemeyiz. Bu kadar güvensizlik içinde insanlar tek başlarına kaldı. Sanırım sadece gelenekler reddedilmedi, aynı zamanda toplumsal yapı da çöktü. Bir daha toparlanamayacak şekilde hem de.

 

İnsanlar, özgürlüğü ve yeniliği ararken bilmedikleri bir yola girdiler ve adını modernleşme koydukları bu yol, onları kendi doğalarına aykırı, yalnız, güvensiz bir noktaya doğru sürükledi. Bugün, insanlar aile kurmakta çok zorlanıyor. Arkadaşlık kurmakta çok zorlanıyor. Samimiyet kurmakta çok zorlanıyor. Bugün, insanlar birilerine güvenip bir şeyler yapmakta çok zorlanıyor. Herkes çok yalnız ve çok güvensiz. Bugün, teknoloji sayesinde herkes birbirini tanıyıp görebiliyor ama kimse birbirini tanımak istemiyor, kimse birbirini görmek de istemiyor aslında. Gerçekten de toplum ilginç bir çıkmazın içine girdi ve muhtemelen nüfusun azalmasıyla birlikte gelecekte bu çıkmazdan çıkılacak ya da çıkılamayacak. İnsanlık artık sonunu bilemeyeceğimiz tuhaf bir noktaya doğru gidecek.

Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız

Editörün Son İçerikleri

Geleneklerin Reddedilmesi

Geleneklerin Reddedilmesi

İnsanın İnsan Olması: Düşünebilmek

İnsanın İnsan Olması: Düşünebilmek

Küresel Emeklilik Sisteminin Çöküşü

Küresel Emeklilik Sisteminin Çöküşü

Temel İhtiyaçların Paraya Bağlanması Hatası

Temel İhtiyaçların Paraya Bağlanması Hatası

Editörlerin Son İçerikleri

kaptanfilozof06

Geleneklerin Reddedilmesi

probiyotik

Kubbealtı’ndaki Divan

bubble30
Nielawore

Bizden haberdar olmak için mail listemize kayıt olun