Bugün insanların adalet anlayışına baktığımız zaman karşımıza adaletin vicdan üzerine, etik ve ahlak üzerine temelendirildiği ortaya çıkar. Yani insanlar kendi yarattıkları ve aslında doğanın içinde var olmayan adalet kavramını yine kendi yarattıkları ve doğanın içinde olmayan vicdan, etik ve ahlak kavramların üzerine inşa ederler. Eşitlik kavramı üzerine inşa ederler. Adalette eşitlik sağlanmaya çalışılır mümkün olduğunca ama tam olarak sağlanamayadabilir. Bununla birlikte adalet kavramının içinde güçlüyle güçsüzü birbirine daha yakın hale getirmeye çalışan bir sistem, bir yapı vardır. Bu genel olarak insanların adalet anlayışının temelidir. Örneğin kadınları veya çocukları koruyan yasalar, bu güçlü olanla güçsüz olanı birbiriyle denkleştirmeye çalışmaya iyi bir örnektir. Böylece adalet anlayışı güçlüden güçsüzü korur ve bu şekilde etik ve ahlaki değerlere bağlı kalır. Peki içinde yaşadığımız doğanın ahlaki anlayışı nedir?
Nasıldır? İşte burada karşımıza insanların adalet anlayışına kıyasla çok daha farklı ve belki de zıt diyebileceğimiz bir yapı ortaya çıkmaktadır. Doğanın adalet anlayışında ne etik vardır, ne ahlak vardır, ne eşitlik vardır, ne de vicdan vardır. Hatta adalet denilen kavramın bile doğanın içinde olduğunu pek söylemeyiz ama doğada işlerin nasıl yürüdüğünü anlatmaya çalışırken sadece sözcük olarak adaleti kullanıyorum ki en azından insanlar bir şeyleri daha rahat anlayabilsin.
Doğanın içindeki adalet anlayışına baktığımız zaman bunun insanlarınkinden çok daha farklı olduğunu görebiliriz. Doğanın içindeki adalet anlayışı genellikle güçlü olanın güçsüz olanı bastırdığı veya ezdiği bir adalet anlayışına dayanır. Hatta güçlü olanlar güçsüz olanları avlarlar. İşte doğanın adalet anlayışının temelini vicdan, etik veya ahlak gibi değerler oluşturmaz, güç kavramı oluşturur. Doğada ne eşitlik vardır, ne vicdan vardır, ne etik vardır, ne de ahlak vardır. Bir aslan bir ceylan sürüsünden kendisine bir ceylan avlayacağı zaman genellikle en yavaş olan ceylanı seçer veya en güçsüz olan ceylanı seçer. Bu en güçsüz olan ceylan ise ya en yaşlı olandır ya da yavru olandır. Ama bir aslanın daha güçlü olan fil ya da su aygırı gibi canlıları avladığı ya hiç görülmez ya da nadiren görülür. İşte bu örnekte gördüğümüz gibi doğada ne adalet vardır, ne vicdan, ne de etik vardır. Aslanın bu yaptığı davranış insanların icat ettiği bu kavramların hiçbirine sığmaz ama doğa böyle çalışır. Aslında insan doğası da içinde yaşadığı bu doğayla aynı şekilde çalışır ama insan sonradan kendi icat ettiği kavramlarla, vicdan, etik ve ahlak gibi kavramlarla doğanın bu adalet anlayışından kendini sıyırmaya çalışır. Ancak insan da kendi özünde böyle bir adalet anlayışına sahiptir. Doğada güçlü güçsüzü genellikle ezer, onu yok eder. Bugün insan davranışlarını gerçekten anlayabilmek için olaylara bu açıdan bakmak daha doğru olacaktır.
kaptanfilozof06
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız