Para icat edilmeden önce insanlar birbirleri arasındaki alışverişlerini belli başlı mallara takas ederek yapıyorlardı. Bu küçük ölçekli topluluklar ve işler için uygulanabilir bir yöntem olsa da toplumlar büyüdükçe ve yapılan ticaret de büyüdükçe ve çeşitlendikçe karmaşık bir hal almaya başladı. Böylece tüm ürünleri tek bir materyal üzerinden değerlendirmek ve bu materyal üzerinden ticaretini yapmak artık kaçınılmaz bir hale geldi. Bu materyalde neydi? Tabii ki de paraydı. Paranın varoluş amaçlarından birisi hatta belki de en önemlisi bu. Yapılan ticareti kolaylaştırmak ve herkes için ölçülebilir bir hale getirmek.
Para icat edildiği günden bu yana gitgide toplumlar içinde vazgeçilmez hale geldi. Zamanla her şey parayla alınıp satılır hale geldi. Hatta bu bir zorunluluk oldu. Temel ihtiyaç olan evler, tüm gıda ürünleri, alınan verilen hizmetler, soyut ve somut kavramlar. Neredeyse her şey ama her şey parayla satın alınabilir hale geldi. Hatta günümüze baktığımız zaman veya günümüze kadar gelen süreçte insanların kendi emeklerini, kendi manevi değerlerini bile artık parayla alıp sattıklarını görebiliyoruz. Peki neden bu manevi değerler parayla alınıp satılıyor? Çünkü insanların temel ihtiyaçları parayla alınıp satılır hale geldi.
İşte bu en büyük hatalardan birisi oldu. Bu para denilen kavramın eline bazı yaşamsal güçler verdi. Para icat olmadan önce insanlar yine takas yoluyla bir şeyler alıp satıyorlardı. Veya parasal sistem bu kadar gelişmeden önce insanlar sadece belli başlı ürünleri parayla alıp satıyorlardı. Bunun haricinde insanlar barınma sorunlarını veya gıdaya ulaşma gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak için kendi yetiştirdikleri gıdalardan yararlanıyor veya kendi barınaklarını kendileri yapabiliyorlardı. Bunlar için herhangi bir şekilde para ödemiyorlardı. Ama parasal sistem bunları da içine aldı.
Yani insanların temel ihtiyaçları parayla alınıp satılır hale geldi. Bugün bir ev almak istediğiniz zaman inanılmaz paralar ödemek zorundasınız. Gıdaya ulaşmak için para ödemek zorundasınız. Ya da ulaşım için para ödemek zorundasınız. İşe giriyorsunuz para kazanmak için. Hemen hemen her şey para oldu. Parayla ölçülmeye başlandı değeri. Bu yanında ahlaki bir çöküntüyü de getirdi. Çünkü insanlar temel ihtiyaçlarına ulaşamazlarsa veya temel ihtiyaçlarına ulaşmalarında para gibi bir engel olursa insanlar o parayı kazanmak için her şeylerini ortaya koyabilirler. Kendi haysiyetleri, kendi şerefleri ve etik ve ahlaki değerlerini dahil. Çünkü temel içgüdüler mutlaka karşılanmalıdır. Mutlaka bir barınak bulunmalı, bir şeyler yenmelidir. Temel ihtiyaçların paraya endekslenmesi ve bunun neredeyse zorunlu bir hale getirilmesi aslında toplumlardaki ahlaki çöküşünde en temel sebeplerinden birisi oldu.
Bir düşünün, eğer insanlar temel ihtiyaçlarına sahip olsaydı ve bunun için para ödemek zorunda kalmasalardı, temel ihtiyaçları haricindeki diğer istekler parayla ulaşılabilir olsaydı, örneğin lüks bir yaşam ya da otomobiller gibi ama gıda ve barınma gibi konularda insanlar para ödemek zorunda kalmasaydı, gerçekten de bu kadar yoğun bir ahlaki çöküş yaşanmıyor olurdu. Tabii ki de lüks yaşam uğruna veya diğer belli başlı istekler uğruna ahlaki değerlerinden vazgeçenler olurdu. Ama daha fazla sayıda insan etik ve ahlaki değerlerini korumayı tercih ederdi. Çünkü temel ihtiyaçlarına, hayati ihtiyaçlarına zaten ulaşmış olurdu. Ama bu temel ihtiyaçların da paraya endekslenmesi, işte bu ahlakı çökerten en önemli etmenlerden birisi oldu. Tabii para kazanıp da satın almak bir seçenek ama bu eskidendi. Günümüzdeki fiyatlar bunu imkansız hale getiriyor ve çok para kazanmanın yolu da ahlaksızlık tam geçebiliyor. Dünyanın hemen hemen her yerinde emlak fiyatları şişmiş durumda. Dünyanın belli başlı bölgelerinde gıdaya ulaşım zorlaşmış durumda. Ve insanların temel ihtiyaçları paraya ve finansa bağlı olduğu için insanların ve toplumların ahlaki anlayışları veya ahlaki seviyeleri de ne yazık ki enflasyon seviyesinin yüksekliğine ve ekonomik değerlerin iyi olup olmamasına bağlı hale gelmiş durumda.
Sonuca gelecek olursak ise, insanlığın parayı icat ettikten sonra kendi temel ihtiyaçları olan barınma ve beslenmeyi paraya bağlı hale getirmesi aslında yaptığı en büyük hatalardan birisi oldu. Sistem, insanların temel ihtiyaçlarını, en azından temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek şekilde düzenlenmeliydi ama böyle olmadı. Ve hemen hemen her şeyin paraya bağlandığı bir dünyada da her şeye ulaşmanın yolu olarak paranın görülmeye başlanması, tabii ki de enflasyon seviyesinin çok yükselmesi veya ekonomik değerlerin alt üst olmasıyla birlikte ahlaki çöküşü de yanında getirdi. Ve getirmeye de devam edecek, ta ki bu sistem değişene kadar. Bunun haricinde ne yazık ki temel ihtiyaçların da paraya bağlı olması ahlaki çöküşü de her zaman büyük ölçüde yanında getirecektir.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız