Küreklere bütün güçleriyle asılarak saatte 11-13 kilometre hıza ulaşıyorlardı. Düşman gemisinin yan tarafına baştan dalınıyordu. Kadırganın baş tarafında bulunan 300 kilo ağırlığındaki bronz mahmuz, düşman gemisinde büyükçe bir delik açıyordu. İşte tam bu sırada, kadırganın kürekçileri yeniden bütün güçlerini kullanarak küreklere asılıyorlar ve gemiyi diğer gemiden uzaklaştırıyorlardı. Çünkü bu yapılmadığı takdirde her iki geminin de suyun dibini boylaması an meselesiydi.
Ancak, Yunanlılar bu saldırı tekniğini benimserken, Romalılar yandan yanaşıp, kancalarla düşman gemisine takılma taktiğini uygulamışlardı. Daha sonra lejyonerler düşman gemisine atlıyor ve gemidekileri kılıçtan geçirip denize döküyorlardı.
Her ne kadar literatüre "kürek mahkûmları" diye geçmiş olsalar da, kadırgaların kürekçileri ilk başlarda birkaç istisna dışında özgür insanlardı. Yunan gemilerinde flüt sesinin ritmiyle kürek çekilirdi. Roma'nın ilk zamanlarında İse kürekçiler, bu mesleği maaş karşılığı gönüllü olarak seçmiş askerlerdi. Bu askerlerle 26 ya da 28 yıllık sözleşme imzalanırdı. O çağlarda kürekçiler, liman işçilerinden daha fazla para kazanırlardı ve üstelik saldırının sonunda ganimetten küçük de olsa bir pay alırlardı.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız