İstanbul'un alınmasının ardından Avrupa'da ve Doğu'da büyük bir yankı uyanmıştı. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'un alındığına dair fethi nameleri hem Doğu'daki komşularına hem Batı'daki Avrupalı devletlere gönderdiğinde hepsinden ortak cevap olarak tebrik aldı. Bu, Osmanlı Devleti'nin ve Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul olarak ne kadar büyük bir prestij kazandığını göstermektedir. İstanbul'un ele geçirilmesi, Osmanlı Devleti'ni o dönemde dünyanın belki de en büyük devleti yaparken Fatih Sultan Mehmet'i de kendi döneminin en büyük hükümdarı yapmaktaydı.

İstanbul'un alınması ve zamanlaması son derece harika tasarlanmıştı. Tam da bütün Avrupa devletleri birbirleriyle savaş halindeyken İstanbul ele geçirilmişti. Hospitaler şövalyeleri hariç, Osmanlı Devleti'ne tüm Avrupa'dan tebrik mesajları gelmiştir. Papa ise Kutsal Roma İmparatorluğu'nun desteğini alarak, İstanbul fethedilirken oluşturamadığı ve sağlayamadığı Haçlı Birliğini fetihten sonra en azından oluşturup Osmanlı Devleti'nin üzerine saldırı gerçekleştirmeye çalışmıştır. Ancak bu çabası da sonuçsuz kalmıştır. Hatta Osmanlı Devleti'nin yakınında bulunan ve ticaretle uğraşan bazı devletler ise Osmanlı Devleti'ne vergi vereceklerini duyurmuşlardır. Bunlar Hristiyan Devletlerdi. Fatih Sultan Mehmed fethetten sonrasında son derece iyi planlamıştı ve bu ortadaydı. O kadar iyi planlamıştı ki fethetten sonra bile Osmanlı Devleti'ne karşı bir toparlanma girişimi yaşanamadı.