Türk eserleri sadece bir-iki kentte toplanmış olmayıp geniş bir coğrafyaya yayılmıştır. Buradan da şunu anlıyoruz ki Türkler, Hindistan’ın küçük bir bölgesinde değil, hemen hemen tüm Hindistan’da etkili olmuşlardır. Türk eserlerinden birkaç örnek vermek gerekirse: Delhi’de; Kuvvet-ül İslam (İslam’ın Kuvveti) Cami, Lal Kila (Kırmızı Kale), Cuma Mescid, Humayun Türbesi ve Safdercun Türbesi. Agra’da; Tac Mahal, İtimadüddevle’nin Türbesi, Agra Kalesi, Ekber’in Türbesi, Panç Mahal, Selim Çisti’nin Türbesi, Bülend Darvaza (Zafer Kapısı). Haydarabad’da; Mekke Mescid, Çar Minar, Golkonda Kalesi, Kutb Şahi Sülalesine ait kaleler.
Tarihte Türk İzlerinin bulunmasına büyük önem veren Ulu Önder Atatürk, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi kurulması direktifini vermiştir. Orta Asya’dan Hindistan’a, Hindistan’dan Mezopotamya’ya, Mezopotamya’dan Anadolu’ya, Anadolu’dan Avrupa’ya adım adım Türk kültürünün araştırılmasını hedeflemiştir.
Günümüzde bazı bilim adamları hala, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi bünyesinde neden Sinoloji, Hindoloji, Sümeroloji, Hititoloji ve Hungaroloji kürsülerinin yer aldığını kavramakta zorlanmaktadır. Bu bölümlerin yanında da Arkeoloji, Antropoloji, Sanat Tarihi ve benzeri kürsülerin de bulunması rastlantı değildir.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız