Türklerin bıraktıkları ölümsüz mimarî eserlere baktığımızda, Türklerin bu toprakları “yurt” edinmek istediklerini anlamak hiç de zor değildir. Hindistan topraklarını yakıp yıkmak ve talan etmek gibi bir düşünceleri yoktur. Aksine, bu yeni yurtlarını daha yaşanır hâle getirmek için çaba harcamışlardır.
Türkler Hindistan’a geldiklerinde Hindistan, tapınak ve anıtlarla dolu bir memlekettir. İki milyondan fazla tanrı idolü bulunmaktadır. Türkler, İslamiyet’le birlikte cami ve türbe kültürünü de Hindistan’a getirmişlerdir. Önceleri, Hintli usta ve sanatçılarla çalışmışlardır. Bundan dolayı, ilk yapılan eserlerde, mimari bir sentez görmek mümkündür.
Babür döneminde ise, başta İstanbul olmak üzere, çok sayıda Türk usta ve sanatçı Hindistan’a getirtilmiştir. Bu dönem eserleri hemen kendisini belli eder. Türkler; Hindistan’a hakim olurken savaşçı güçlerini kullanmışlardır. Bu da çok doğaldır. Hakimiyeti ele geçirdikten sonra uzun süre bu ülkeyi yönetebilmelerini ise halka eşit davranmalarına borçludurlar. Tebaalarında bulunan insanları ırk ve din bakımından ayırmamışlar, kimseye ayrıcalık tanımadıkları gibi baskı da uygulamamışlardır. Bir etnik grubu bir diğerine üstün saymamışlar ve birbirlerine düşman etmemişlerdir.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız