Uzaklaştırılmış, sürgün edilmiş veya dışlanmış insanlar toplumun her alanında hemen hemen her dönemde var olmuştur ve muhtemelen de var olmaya devam edecektir. Bu durumun yani toplum içinde belli başlı insanların sürgün edilmesinin veya dışlanmasının en temel sebeplerinden birisi muhtemelen insan doğasının gerçekle ve ya farklı olanla yüzleşmek istemeyen yanı ile ilgilidir. Çünkü tarihte dışlanmış insanlara baktığımız zaman bu insanların gerçekleri ya da farklı şeyleri söylediğini veyahut da o toplumun o dönemki gerçekliğinden oluşturduğu kendi gerçekliğinden farklı şeyler söylediğini görebiliriz.

İnsanlar genellikle kendi yarattıkları gerçekliği, yani toplumsal olarak veya bireysel olarak kendi yarattıkları gerçekliği zedeleyen, onları kıran veya onların yanlışlığını gösteren bilgiler duymaktan veya görmekten pek hoşlanmazlar. İşte bu yüzden toplum içinde her zaman dışlanan insanlar olacaktır ve olmaya da devam edecektir. Bazı insanlar kendi kabuklarını kırıp hayata biraz daha gerçekçi bakmaya çalışırlar. Gerek doğanın gerekse insan doğasının realitelerine daha objektif bir gözle bakmaya çalışırlar. Tabii ben hiçbir insanın şahsen tam ve yüzde yüz gerçeğe ulaşabileceğini zannetmiyorum ama bazı insanlar bunu diğer insanlardan çok daha iyi başarabilirler.

Ve bunu başaran insanlar da genellikle toplumdan uzaklaştırılırlar. Bu insanlar hakikate ya da gerçek denilen şeye ulaştıkları için değil, başka insanlardan daha iyi ulaşabildikleri için veya toplumun yarattığı gerçekliğin ötesinde bir gerçekliği onlara sundukları ve o toplumun veya o birelerin kendi yarattıkları ve inandıkları gerçeklik algılarını çürüttükleri için dışlanırlar. Ancak bunun olumsuz yanları olduğu gibi olumlu yanları da vardır. Bu dışlanmanın olumlu yanı ise farklı düşünen, belki de yaşadığı toplumdan daha ileri düşünen insanların dışlanmadıkları bir ortam bulduklarında o ortamda o topluluğu daha ileri götürecek olmalarıdır.

Şimdi olayı şu şekilde düşünelim. Dört tane topluluk olsun elimizde. A-topluluğu, B-topluluğu, C-topluluğu ve D-topluluğu. Şimdi, B-topluluğu, C-topluluğu ve D-topluluğu kendi içlerindeki farklı düşünen insanları, belki de daha ileri görüşlü insanları dışlıyor olsunlar. Ve bu dışlanan insanlar da A-topluluğuna gitsinler. A-topluluğu da bu tür insanları dışlamayan bir topluluk olsun, varsayalım ki böyle olsun. O zaman bu toplumlardan dışlanan insanlar A-topluluğunda ne yapacaklar? Orada yaşamaya, orada farklı düşünmeye ve bu düşüncelerini A-topluluğuna sunmaya devam edecekler. A-topluluğu bu düşünceleri alıp süzgecinden geçirecek ve kendisini daha da ileri bir noktaya taşıyacak. A-topluluğu hem kendisini B, C ve D topluluklarından daha ileri bir noktaya taşıyacak hem de insanlık için yararlı şeyler bulan bir topluluğa dönüşecek.

Bugün bu durumun en iyi örneklerinden birisi belki de Amerika Birleşik Devletleri'dir. Çünkü İkinci Dünya Savaşı dönemlerine geldiğimiz zaman Almanya'dan, Fransa'dan, daha doğrusu Avrupa'nın genelinde yaşanan savaş sebebiyle veyahut da ülke yönetimlerinin baskıcı tutumları sebebiyle bulundukları coğrafyalardan çıkan ve Amerika Birleşik Devletleri'ne gelen tüm o önemli bilim insanları veyahut da entelektüel kesim Amerika Birleşik Devletleri'nde bir sürü yeni fikrin, icadın veya keşfin yapılmasında rol oynadılar. Belki Amerika'yı kökten değiştirmediler ama Amerika'ya çok büyük katkıları oldu ve Amerika Birleşik Devletleri de bugün baktığımız zaman modern dünyadaki teknolojilerin ve yeni fikirlerin pek çoğunun icat edildiği ülke.

Amerika Birleşik Devletleri bugün yapılan pek çok icatta doğrudan veya dolaylı olarak pay sahibi olan, Çin'in bugünkü hale gelmesinde ve II. Dünya Savaşı'nda yanıp yıkılmış Avrupa'nın günümüzdeki haline gelmesinde, Çin'in ve Avrupa'nın inşasında baş rolü oynayan, Kısacası bugünkü dünyanın inşa edilmesinde bir numaralı aktör olan ülke konumunda yer alıyor. Yaptığı her şey iyi mi Amerika Birleşik Devletleri'nin? Tabii ki de değil. Tabii ki de yaptığı çok kötü şeyler de var. Ama yaptığı çok iyi şeyler de var. Bunun da en büyük sebeplerinden birisi, toplumlar tarafından dışlanmış veyahut da yaşadıkları toplumlardan ayrılmak zorunda kalmış farklı insanları kendi bünyesinde barındırarak onların yarattığı şeyleri kendisine entegre edebilmesi olmuştur. Bu sebeple sürgünler ve dışlanmalar uzun vadede bazen yararlı olabilir.