İnsanların insanlarla değil, daha çok tüketim nesneleriyle iletişim halinde olduğu günümüz toplumlarında bireyin kendini tanımlamak veya bir gruba dahil olmak istediğinde kullandığı en kestirme yol, toplumsal yaşama ve değerlere nüfuz eden tüketim eylemidir.
Nitekim tüketim, toplumsal bağlılıkların ve dışlanmanın bir diğer deyişle kontrollerin ve sınırların haklılaştırımına hizmet etmektedir. Şöyle ki, tüketim nesnelerinin belirli bir örüntü çerçevesinde hareketliliği yani akışı, toplumsallaşma sürecinde bireye hem bir gruba dâhil olmasına imkân sunmakta hem de bireyin bir grubun dışında kalmasına yol açmaktadır.
Çünkü kullanım/fayda işlevinin yanı sıra imaj ve statü gösterme gibi gizil bir işleve sahip olan tüketim; insanların zihinlerini etkileyerek onlara mesajlar iletmektedir. Dolayısıyla bu durum insanoğlunu, hedonist ve materyalist değer yargılarından özerk olmayan bir şekilde birbirleriyle sonu olmayan bir rekabete ve çatışmaya yöneltmektedir. Böylelikle geçmiş dönemin üretim kahramanları yerini, gündelik yaşamda dur durak bilmeksizin harcayan ve modern dönemin potlaç kültürünü simgeleyen tüketim kahramanlarına bırakmıştır.
Yorumlar
İnsan ürettikçe daha çok insan olur
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız