Bir insana herhangi bir şeyi öğretmenin bugünkü yollarına baktığımız zaman ve genel eğitim sisteminin durumuna baktığımız zaman genellikle karşımıza ya ezbere dayalı bir eğitim çıkıyor ya da beynin mantık yürütme, akıl yürütme veya buna benzer farklı kapasitelerini tespit edip geliştirmeye yönelik bir eğitim sistemi çıkıyor. Ezbere dayalı eğitim yönteminde zaten bu pek çoğumuzun bildiği bir şey ülkemizde de var olan bir eğitim yöntemi. 

 

Verdiğim diğer ikinci örnek ise daha çok Avrupa ülkelerinde veya daha başka Batı ülkelerinde var olan bir eğitim yöntemi. İkinci eğitim yönteminde bireyin sahip olduğu yetenekleri tespit etmeye yönelik bir çalışma vardır. Birey çok zor konularla karşı karşıya kalmak yerine var olan yetenekleri tespit edilir ve ilerleyen yaşamında bu yeteneğe yönlenmesi için eğitmenler tarafından yönlendirilmeye çalışılır. Yani bireyin yeteneklerine odaklanılır aslında. Bunun son derece faydalı ve büyük getirileri vardır. En önemlisi insanları kaybetmemiş olursunuz. Yani bir bireyi kaybetmeden onu eğitmiş olursunuz ve yeteneğine yönelmesini sağlarsınız.

Bu son derece iyi bir eğitim yöntemidir. Ancak bununla birlikte bir de bireye ezberci yöntemin haricinde başka türlü bir öğretme yöntemi vardır. O da aslında sorularla, soru sorarak öğretme yöntemidir. Şimdi şöyle düşünün, siz birine herhangi bir şey öğretmeye çalışıyorsunuzdur. Ancak bunu öğretmeye çalışırken ya bir şey ezberletmeye çalışıyorsunuz veya yeteneğini bulmaya çalışıyorsunuz. Peki bütün bunları bireyin kendisinin bulmasını sağladığınızı düşünsenize. Yani bir insana bir şeyleri sorgulamasını sağlayarak, onun kendi yeteneğini keşfetmesi. Bu son derece önemli bir şey aslında. 

 

Çünkü bunu yaptığınız zaman birey geri kalan hayatında da bir şeyleri kendisi halletmeye devam edecektir. Siz bir bireyin yeteneğini bulup, onu o yetenekli olduğu alana yönlendirirseniz, burada söz konusu olan bireyin aslında size ve sizin kurduğunuz sisteme muhtaç olarak hareket ettiğini görebilirsiniz. Ancak bunu böyle yapmazsanız ve ezbere dayalı bir yöntemle devam ederseniz bu sefer de sadece gerekli gereksiz her şeyi ezberleyen ama neden var olduğunu veya niye yapıldığını anlamadığı için o elindeki bilgiyi tam olarak kullanamayan ve başarılı olamayan bir birey yaratmış olursunuz. 

Ancak bireyi soru sordurursanız, burada karşılaşacağınız durum son derece farklı olacaktır. Çünkü birey öncelikle neyi neden yaptığını kendisine sormaya başlar. Bunu sormaya başladıktan sonra zaten zamanla daha çok soru sormaya başlayacaktır. Nelere yetenekli olduğunu da sorgulamaya başlayacaktır. Nelere yetenekli olduğunu sorgulayınca da bir bakmışsınız, zaten kendi kendini kendi yetenekli olduğu alana yönlendirebiliyor. Bu eğitim sisteminin yarattığı problem, zapt edilmesi zor ve akıllı insanlar yaratmasıdır. Genellikle pek çok yönetim akıllı insanları yönetmek istemediği için, çünkü akıllı insanları yönetmek zor olduğu için böyle bir eğitim sistemini tercih etmek istemezler. 

 

Sorgulayan her insan kendince farklı bir sonuç bulacağı için her kafadan bir ses çıkar ve o toplumu yönetmek zorlaşır. Bir sorun çıkarma ihtimali daha yüksek olacaktır. Buradaki anahtar olay zapt edilmektir, zapt edebilmektir, kontrol altına alabilmektir. Siz yeteneklerini bulup yönlendirdiğiniz bir bireyi kontrol edebilirsiniz çünkü zaten her şeyini siz halletmişsinizdir, size bağımlıdır. Siz ezbere dayalı bir eğitim verdiğiniz bireyi de kontrol edebilirsiniz çünkü zaten hiçbir şeyi anlamadan, sadece ezberleyerek yaşamayı öğretmişsinizdir ona. Ama sorgulamayı öğrettiğiniz bir bireyi asla kontrol edemezsiniz.