Bazı araştırmacıların, bağışıklık sisteminin bu esnekliği karşısında, alerjilerin sadece içsel bir nedene bağlı olduğunu söylemeleri belki de doğru... Marburg Üniversitesi Tıp Fakültesinde çalışan ve "Psiko-dermatoloji" dalında dünyanın saygın hekimlerinden biri olan Dr. Uwe Gieler, cilt alerjileri ile ruhsal durum arasındaki bağlantıları onbeş yıldır araştırıyor ve cildin, bazen ruhu rahatlatan kapakçık işlevini gördüğünü belirtiyor.
Dr. Gieler'e göre, hücre üzerinde çalışanlar ve biyokimyagerler, yakında psişik süreçlerin bağışıklık sistemine "geçişlerini" açıklayabilecekler. O zaman bir kadının neden özellikle balayı gezisinden önce altın yüzüğüne alerji geliştirdiğini bileceğiz. Veya sınavdan önce hem annesinden hem babasından içinde nikel olan birer kol saati alan öğrencinin, neden sadece annesinin hediye ettiği saati takınca alerji geliştirdiğini öğreneceğiz.
Dr. Gieler'in hipotezi de bütün psikosomatik hastalıklarla uğraşanlarınki gibi: Hasta bedenin bazen verdiği işaretleri ruh algılayamıyor veya algılamak istemiyor. Beden, bastırılmış korku veya dile getirilmeyen öfke işaretleri verebiliyor. Örnek olarak, kadınlarda görülen alerjik parmak kaşıntıları, hastaların "ellerini bağlı bulmalarından" kaynaklanıyor. Nörodermitli erkeklerin yüzündeki kırmızı yaralar, eşlerine verdikleri "bana dokunma" sinyali olarak yorumlanıyor. Bu yüzden hasta ile doktorun beraberce, alerjinin, hastanın hayatındaki rolünü iyi araştırmaları ve tanımlamaları gerekiyor. Bu bilgi bile alerjilerin gerilemesine neden oluyor. Dikkat edilmesi gerekenler, psikolojiye "hobi" olarak ilgi duyan kimseler... Astımlı veya nörodermitli hastalara, alerjilerini aslında kendilerinin yarattığını söyleyen bu tip kişiler, hastaları olumsuz etkiliyorlar.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız