Fatih'in devletin idari teşkilat ve teşrifatında, yani protokolünde meydana getirdiği büyük yapısal değişim neticesinde, yeni bir çehreye kavuşan Divan-ı Hümayun'a katılanlar, iki ana gruba ayrılmaktaydı: Erkân-ı erbaa ismiyle anılan ve başta sadrazam olmak üzere, vezirler, kazaskerler, defterdarlar ile nişancıdan oluşan ilk zümre Divan'ın aslı olup, orada fikir beyan etme ve karar verme yetkisine sahiptiler. Bu asli üyelerin arasına bazı görevliler de şartlı olarak dâhil olabilmekteydi. Bunlardan yeniçeri ağaları, vezir rütbesinde iseler, Divan'a katılabilirlerdi. Üzerinde vezirlik payesi de bulunan kaptanıderyalar da İstanbul'da bulundukları zaman Divan toplantısına iştirak ederlerdi.
Beylerbeyilerden herhangi birisi İstanbul'da iken, aynı şekilde Divan'a katılma hakkına sahipti. Ancak 18. Yüzyıl'dan itibaren, beylerbeyi makamında bulunanlar Divan toplantılarına katılmadılar. Divan-ı Hümayun'un asli üyesi olmadığı halde toplantılara katılanlar ise, maiyetinde Divan bürokrasini yürüten bir kâtipler zümresi bulunduğu halde reisülküttap, büyük ve küçük tezkireciler, çavuşbaşı, kapıcılar kethüdası, teşrifatçı, asesbaşı, subaşı gibi görevlilerdi. Divan-ı Hümayun hizmetkârları diye anılan bu gruptakiler, sadece hizmetlerini yaparlar ve asli üyelerin aksine, toplantı müddetince ayakta beklerlerdi.
probiyotik
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız