Polonyalı, Batı nota sistemini Türkiye'de ilk kez kullanan kişi olarak tarihlere geçer... Alberto Bobowsky adını taşıyan bu Polonyalı, Müslüman edilip İstanbul'a getirilmiş, sarayda tercümanlıkta kullanılmış ve ismi Ali Ufki'ye çevrilmiştir. Boyu kadar kitap yazmıştır ve bunlardan biri "Mecmua-i Saz-ı Söz" adını taşımaktadır. Zamanında çalınan saz ve söz müziklerinin yüzlercesini kaydeder bu kitaba... Müsveddeleri bugün Paris'teki Fransız Ulusal Kitaplığı Bibliotheque National'de; son şekli de Londra'da, British Museum'da saklanan bu elyazması, günümüz notasına tercüme edileceği günü beklemektedir.
Popescu-Judetz'in kopyasını edinebilmek uğruna tercüme bürolarında aylarca dirsek çürüttüğü Dimitrie Cantemir'in elyazması kitabı İstanbul Üniversitesinin Türkiyat Enstitüsü Kitaplığında saklanıyor ve bu da dünyada tek nüsha...Kantemiroğlu, önce sayfalar dolusu bir teori bölümü yazar kitabına... Ses sistemini, makamları, usulleri anlatır, sonra kendi icadı olan sistemle 300'den fazla saz eserinin notasını verir...Onun yazmadığı eserleri, aynı yüzyılda bir başka Mevlevi müzisyen, Mustafa Kevserî Dede notaya alır... Diğer elyazmalarında olduğu gibi Kevseri'nin mecmuası da tek nüshadır ve bugün bir özel kolleksiyonda, gün ışığına çıkartılacağı günü beklemektedir.
Sırada bir başka Mevlevi Şeyhi, Nasır Abdülbaki Dede vardır... Dünyadan 1821'de ayrılan Abdülbaki Dede, önce musikinin tekniğini anlattığı bir kitap yazar, adını "Tedkik ve Tahkik" koyar, sonra "Tahririye" diye bir bölüm ekler sonuna... Tahririye'de, kendi icadı olan bir tür Ebced notasıyla kaydettiği eserler vardır: Zamanın hükümdarı Üçüncü Selim'in gene kendi buluşu olan Suzidilâra makamında bestelediği iki saz eseriyle ayni makamdaki Mevlevi ayini ve Seyyid Ahmed Ağa'nın peşrevi. Bu dönemde Türkiye batılılaşma yoluna girmiş ve birşeyler değişmeye başlamıştır... Ülke yeni arayışlar içindedir ve notada da yaşanır bu arayışlar.
probiyotik
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız