Televizyonda, sosyal medyada, ya da insanlara ulaşılabilecek herhangi bir toplu, sanal veya gerçek ortamda en çok konuştuğunu gördüğümüz insanlar gerçekten en çok şeyi bilen insanlar mı, yoksa en çok duyulmak istenenleri söyleyen insanlar mı? Bu soruyu kendimize sormamız lazım. Çünkü uzman olarak bildiğimiz ve çok şey bildiği için orada olduğunu zannettiğimiz insanlar belki de sadece duyulmak istenenleri söyledikleri için oradadırlar.
Ve belki de pek çok insan veya toplum olarak biz farkında olmadan bizim duymak istediğimiz şeyleri söyledikleri için onları orada tutuyoruzdur. Bize söylenenler bizim duymak istediklerimiz mi, yoksa olmuş olanlar mı ve olacak olanlar mı? Aslında hepimiz, belki de hepimiz, duymak istediğimiz şeyleri duyan ve kendi duymak istediğimiz şeyleri duyduğumuz bir görünmez odada hapsolmuş bireylerizdir. Belki de yaşananlar veya gerçekte olanlar bambaşkadır.
Ama medya, sosyal medya, belki açıklanan bilimsel sonuçlar, belki de bunların hepsi bizim duymak istediğimiz bir kompozisyonun elemanlarıdır. İnsanlar duymak istedikleri şeyleri duyuyorsa, gerçekleri bilmiyorlar mıdır? Çünkü gerçeklerin acı olduğunu hepimiz biliriz. Acı olarak duymadığımız pek çok şey belki de sadece bizim duymak istediğimiz şeylerdir ve duyulmasını istenen şeyleri en çok söyleyen insanlar belki de en bilgili insanlar olarak sürekli karşımızdadır.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız