Bugün, bilimin yarattığı ve bizlere sunduğu evrim tarihine bakarsak, aslında canlıların evriminin ne kadar yavaş olduğunu, doğada işlerin aslında ne kadar yavaş işlediğini görebiliriz. Evrim dediğimiz şey, canlıların değişmesi. Doğaya adapte olması, biyolojik yapılarının zamanla evrimleşmesi, milyonlarca yıl bile alabilen bir süreç olabiliyormuş. Bir düşünün milyonlarca yıl canlıların evrimleşme süreci, değişim süreci. Bu evrim kuralı veya evrim süresi aslında insanlar için de geçerli.
İnsanlar milyonlarca yılda evrimleşen canlılardan olmasa da, binlerce yıl içerisinde, hatta on binlerce yıl içerisinde evrimleşerek bu günlere geldiler. Yani insanlığın evriminin de çok hızlı olduğu söylenemez. Tıpkı doğadaki pek çok canlı gibi, evrimleşme hızı oldukça düşük veya uzun sürüyor. Peki insanlığın evrimleşme hızı neye göre düşük? Aslında insanlığın evrimleşme hızı, insanlığın gelişimi ve medeniyetinin yükselmesi hızına kıyasla oldukça düşük kalıyor.
İnsanlığın evrim hızındaki bu değişim, bugün aslında kendi medeniyetiyle olan çelişkisinin de cevabı. Bugün medeniyetin gelişim düzeyine baktığımız zaman bir sürü uluslararası kurum barışı sağlamak için orada duruyor. Teknolojinin gelişimi, insan hakları, demokrasi gibi kavramların yükselişi. Tüm bunlara bakıyoruz. Ama bunlara baktığımız zaman bir de insanlığın hala vahşi, savaşçı ve düzenbaz yanını net bir şekilde görebiliyoruz. İşte bu çelişkinin sebebi, insanlığın evrim hızının medeniyetin gelişim hızına kıyasla çok yavaş olması. Medeniyetimiz son yüzyılda özellikle sıçrama yaptı ama insanlığın evrimi böyle olmuyor. İnsanlığın bu medeniyetin hakkını verecek kadar ileri düzeyde bir evrimleşme yaşaması için belki de on binlerce yıl lazım. Evrimleşmeniz aslında bu kadar yavaş olabiliyor. Bakalım insanlık kendini yok etmeden medeni bir düzeyde evrimleşmeyi başarabilecek mi?
kaptanfilozof06
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız