İnsanlara verilen onca eğitim veya eğitim sistemindeki öğretme şekillerine bakıldığı zaman aslında pek çok insanın verilen eğitimleri hakkıyla alamadığını ve öğrendiği onca şeyin ileriki hayatında hiçbir işine yaramadığını, öğrendiği pek çok şeyin kullanamadığını görebiliriz. Bunun en önemli sebeplerinden bir tanesi, öğretilen bilgilerin gereksiz olmasıdır. Yani, pratik hayatta hiçbir işinizde yaramayacak bilgilerin size öğretiliyor olmasıdır.
Bunun en önemli birinci sebebimiz. En önemli ikinci sebebimiz ise öğretme şekli. Yani, belki ezbere dayalı, belki öğrenmeye dayalı, belki de farklı bir öğretme şekli. Hiçbiri insanlara yeterince iyi öğretecek kadar güçlü değil. Aslında insanlara bir şeyi öğretmenin en iyi yolu ne yazık ki acıdır. Acı, insanın hayatındaki en iyi öğretmenidir. Bir tane acı olay yaşamak bir sürü tavsiye ve öneriden çok daha etkilidir aslında.
İnsanları eğitirken onları acı çektiremezsiniz. Yani böyle bir eğitim sistemi olamaz. Siz bir çocuğu acil çektirirseniz, gelip ailesi sizi çok fena edebilir. Zaten kimse bir çocuğa acı çektirmek de istemez. Ancak eski dönemlerde eğitim sistemiyle ilgili söylenenleri hatırladığınız zaman, eğitimde öğretmenlerin kullandığı ve öğrencileri hafifçe vurdukları cetveller, daha eski dönemlerde sopaya kadar giden uygulamalar, tüm bunların niye uygulandığını biraz düşündüğümüzde, karşımıza çıkan cevap aslında, acının ve cezanın insanlara bir şeyler öğretmek konusunda etkili olduğu gerçeğini ortaya çıkıyor.
Ne yazık ki, bir insana bir şeyi anlatmanın, bir şeyi öğretmenin en iyi yolu acı çekmesidir. Tabi bu acının bazı koşulları vardır. En önemlisi bu acı insanı sakat bırakmamalıdır. Yani gerek psikolojik gerekse fiziksel açıdan o insanda kalıcı hasar bırakmayacak bir acı olmalıdır. Çünkü çekilen acı, hasar bırakacak kadar büyük olduğunda, buradaki olay öğretmekten çıkar ve o insana zarar vermeye girer. Ne yazık ki, acı çektirmeden bir insana bir şeyi öğretemezsiniz ama çok da acı çekerse yine bir şey öğretemezsiniz.
Hayatta öğrendiğiniz şeyleri bir düşünün veya bir insana hayatın kendisinin bir ders verdiğini düşünün. Genelde bu ders acı olur. İnsan, ailesinin yanında, okulda ya da arkadaş çevresinde öğrenemediği pek çok şeyi hayatın içine girdiğinde öğrenir. Çünkü hayat her zaman insana acı dolu dersler verir. Hayat sizi karşısına alıp konuşmaz, sizden rica etmez, size öğretmeye çalışmaz. Sadece yaşatır ve acı olaylar yaşatır. Acı olaylar yaşattığında ise siz anlarsınız, ders alırsınız. Hayat en iyi öğretmendir derler. Çünkü hayat en iyi öğretme şeklini ve yöntemini kullanır. O da acıdır. Hiçbir yerde öğrenemediğiniz şeyleri hayatın içine girdiğinizde öğrenebilirsiniz. Çünkü öğrenmekten başka seçeneğiniz kalmaz.
Çünkü acı çekiyorsunuzdur. Hayatın içine girdiğiniz zaman her türlü eksikliğiniz, her türlü kusurunuz size acı vermeye başlar. İşte bu sebepten dolayı hayat aslında en iyi öğretmenlerden bir tanesidir. Ne yazık ki hayatın en iyi öğretmenlerden birisinin olmasının sebebi ise acının aslında en iyi öğretmen olmasıdır. Ne yazık ki bu da insan doğasının bir sonucudur. İnsan her zaman için rahata ve keyfe kaçmak istediği için söz konusu bir şeyleri öğrenmek olduğunda bunu genellikle acı çekmeden yapamaz. Ve insan kendi hatalarıyla yüzleşmek istemediği için söz konusu olan yine bir şeyler öğrenmek olduğunda bunu ne yazık ki acı çekmeden, sonuçlarına katlanmadan yapamaz.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız