Tüm insanlar masallarla büyüdü. Neredeyse hepsi. Ve pek çoğu masallarla büyüdükten sonra masallarla yaşamaya devam etti. Aslında masal kavramına baktığımız zaman etrafımızdaki pek çok şeyin birer masal olduğunu anlayabiliyoruz. En azından insanlara sunulan pek çok şey birer masaldan ibaret aslında. Ve insanlar masallar içinde yaşamayı seviyorlar. Bu onlar için daha kolay oluyor. Masallar onları içsel yıkımdan kurtarıyor. Peki bu masala nasıl hükmediliyor olabilir? İşte bugünkü konumuz bu. Bir masala hükmetmek.

 

Aslında masal dediğimiz şeyi herhangi bir şekilde insanlara anlatılan bir olay olarak düşünebiliriz. Bu açıdan bakacak olursak, izlediğimiz haberler de masaldır aslında. Çünkü gerçeğini biz görmedik ve birileri bize geliyor ve olayın nasıl olduğunu anlatıyor. İşte masallara hükmetmek aslında onları anlatarak başlıyor. Tabi anlatmadan önce de anlatan veya anlattıran kişinin olayın gerçeğini bilmesi gerekiyor. Önce bir olay yaşanıyor, o olayın gerçeğini bilenler var. Sonra bu olay üzerinden uygun anlatımda insanların yönlendirilmesi var. Yani önce masallara sonra da topluma hükmetmek. Bunu bir örnekle açıklamak gerekirse, bir olay düşünün. Örneğin bir trafik kazası düşünün. Bu trafik kazasının gerçeğini bilen birileri olsun ve gerçeğinde yaşanan olaysa, iki arabanın çarpışması ve iki kişinin yaralanması olarak düşünün. Aslında can kaybı yok.

Ama trafik kazasını gören aslında sadece o bölgede birkaç insan var. Veya o kazayı yapanlar var. Peki bu trafik kazasını bilmeyen onca insana kim anlatacak? İşte bu trafik kazasını anlatan kişi isterse 4-5 kişinin öldüğünü anlatabilir. İsterse trafik kazasının zincirleme bir kaza olduğunu anlatabilir. İsterse de bir otobüsle bir kamyonun çarpıştığını anlatabilir. Yani masalı görmeyen insanlara olayın çarptılmış bir şekli anlatılabilir. İlle de masalı görmesini beklemeye gerek yok insanların. Bir de anlatılan masalı destekleyecek birkaç belge ortaya konulur. Tabi anlatılmış şeklinde. Ondan sonra o masal yaratılmış ve o masala hükmedilmiş olur. 

 

Yani o olayın gerçeğine hükmedilmiş olur. Gerçeğe hükmederek de aslında insanlara hükmedilmiş olur. Yani bir olay var, bir trafik kazası. Trafik kazasının ister doğru ister yanlış bir şekilde, çarptılmış bir şekilde anlatılma şekli var. Ardından da yönlendirilen kitleler var. Çünkü olayın gerçeğini sadece birkaç kişi gördü. Eğer insanların daha yavaş araba kullanması isteniyorsa, trafik kazası o kadar abartılı ve korkunç bir şekilde anlatılır ki, insanlar bir daha çok çok hızlı araba kullanmaya cesaret edemezler. En azından böyle bir beklenti içine girilir.

Bu ve bunun gibi bir sürü masal var insanlara anlatılan. Kimse olayın gerçeğini bilmiyor ya da pek çok insan bilmiyor ama kitleler yönlendirilmek istenen yönlere göre olayların çarpıtılmış bir şeklini dinliyorlar. Kitlelere inanmayı seçtiği hikaye ise aslında duymak istedikleri hikaye oluyor. Yani bu olayın nasıl yaşandığını duymak istiyorlarsa o yöne doğru gitmeyi seçiyorlar. Bu da insanların aslında kendilerini kendi odalarına veya kendi bölgelerine kapatması gibi oluyor. Yani şöyle düşünün, tarafsız bir şekilde bir olayı dinlemek ve doğrusunu öğrenip insanın kendini geliştirme potansiyeli ortaya çıkarmak varken olayın yalan halini veya çarptırılmış halini dinleyen birey duymak istediğini duyup, görmek istediğini görüp kendisini kendi ufak bölgesine kapatıyor. Ve kendini geliştirememiş, ilerletememiş oluyor. Masala hükümedenler için ise önemli olan şey aslında bireye hüküm etmek, onu geliştirmek değil. Ve bu sistem böyle devam edip gidiyor.

 

İşte böylece insanlara gerçek olmayan olaylar üzerinden hükmediliyor. Bazı masallar binlerce yıl öncesinden ya da yüzlerce yıl öncesinden kalma olaylar üzerinden inançlarla insanlara hükmediyor. Bazıları ise güncel olayların anlatılmasıyla ya da çarpıtılmasıyla insanlara hükmediyor. Ve insanlarsa gerçeğini bulmak yerine masallara inanmayı seçiyor. Bu da galiba insan doğasının bir sonucu. Masallar ve o masallarla hareket etmek. Pek de fazla bunu değiştirmek için yapabilecek bir şey yok gibi duruyor. Galiba insan doğasının bizzat kendisi yüzünden bu olay böyle gelmiş, böyle gider gibi duruyor.