Pek çok insan hayatını kendisine öğretildiği şekilde yaşar. Bu öğretilenler arasında ise ahlaklı olmak ilk başta gelen öğretilerden birisidir. Ahlaklı olmak denildiği zaman ise akla gelen ilk şeyler dürüst olmak, hırsızlık yapmamak veya insan öldürmemek gibi kavramlar gelebilir. Ancak ahlakın en büyük değişkenleri toplum ve kişidir. Tollum dediğimiz zaman aslında aynı şehirde yaşayan ama farklı kültürlere sahip insanlar bile gelebilir.

İnsan dediğimiz zaman ise bireyi anlayabiliriz. Bir ahlak kuralını ele alalım. Dürüst olmak dediğimizde kimi insan ya da topluluk hiç yalan söylememek kavramını düşünebilir. Ama başka bir topluluk için yalan söylememek değil de büyük yalanlar söylememek olarak düşünülebilir. İşte burada kişinin ahlaklı Olma çabası başka birisine göre ya çarpık bir çaba ya da boş bir çaba olarak görülebilir. O zaman ahlakın anlamlı olduğu tek kişi yine bizim bizzat kendimiz oluyor.

Yani bizim ahlak anlayışımız başka birisine göre saçmalıksa o zaman ahlaklı olma çabamız boşa çıkıyor. Bu durumda başkalarının da ne dediğini çok fazla kafaya takmamak en iyisi. Sadece doğruluğunu ya da yanlışlığını sorgulayabiliriz hepsi bu. Bu sebeple ahlak sadece kişinin kendisi için yaptığı bir eylem olmalıdır. Böyle olmadığı takdirde ahlaklı olma çabası kişi için başkalarına uyum sağlamaya çalıştığı bir oyun ya da bir yalandan öteye geçemeyecektir.