Herhangi bir şey istediğimizde ya da ihtiyaç duyduğumuzda, onun peşinden koşmak, bizi içsel bir motivasyonla dürtüler, bizi harekete geçirir. Burada istediğimiz şeyi, ne kadar istediğimiz veya ne kadar ihtiyacımız olduğu son derece önemli bir konudur. Örneğin, sıradan bir şey almaya giderken, belki bir defter, belki bir çanta almaya giderken çok büyük bir heyecan içerisinde olmayız. Ama başka konularda daha büyük bir haz varsa, o zaman ortaya daha büyük bir heyecan çıkar ve aslında istediğimiz değil, bize haz verecek olan şeylerin peşinde koşmaya başlarız, ihtiyacımız olan şeylerin peşinde koşmaya başlarız.
İhtiyaçlarımızın peşinde koşmak bizi ayakta tutar, bizi hayatta tutar. Ama istediğimiz şeylerin peşinde koşmaksa, hayatta bize karşı kurulmuş bir tuzağın içine düşmemize sebep olabilir. Çünkü insan, doğası gereği, peşinde koştuğu şeylerin peşinde ne kadar çok koşarsa, gittikçe daha da çok onun peşinde koşmak istenebilir. Peşinde koştuğu şey, gitgide gözünde daha değerli, daha anlamlı hale gelebilir.
Ve insan, değerli olmayan bir şeye bir anda tuhaf bir derecede değerler yüklemeye başlayabilir. Ve değeri yükselen şey, insanın sonunu getirebilir. Bu, insana karşı kendi doğası üzerinden kurulabilecek en feci tuzaklardan bir tanesidir. Bu yüzden, bir şeylerin peşinde koşarken ara sıra kendimizi frendirmek bizim için kötü bir yanı yoktur.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız