Günümüz toplumlarının en enteresan problemlerinden birisi belki de hayatta herhangi bir şeyi kaçırdıklarını zannederek yaşamalarıdır. Yani bunca hedonizmin, bunca hızlı yaşama isteğinin arkasında hayatı kaçırma korkusu denilen bir şey olduğu düşünülüyor. En azından genel tabir bu. Tabii bunun bilimsel adı var mıdır bilmiyorum ama genel tabir bu. Ancak işin en enteresan yanı aslında hayatta kaçırılacak bir şeyin de olmadığı gerçeği. Hayatı kaçırma korkusunun ardında yatan düşünce nedir diye bakacak olursak bir şeyleri yaşama isteği olarak görebiliriz. Yani başkalarının hayatlarını görüp onların neler yaşayabileceğini görüp onları yaşama isteği olarak düşünebiliriz. Yani şöyle bir örnek bilelim. 

Bugün internet ve sosyal medya sayesinde başka insanların hayatlarını görebiliyoruz. Örneğin birisi Paris'e gitti. Siz de gitmek istiyorsunuz. Tabii bu doğal bir istek. Ama Paris'e gitseniz ne olacak, gitmeseniz ne olacak? Yani oturup biraz sakin kafayla düşününce bunun o kadar da gerekli bir şey olmadığını görebilirsiniz. Veya başka bir şey yaşamak diyelim. Başkalarının yaşadığı şeyleri yaşayamamak. Bu hayatı kaçırıyorum düşüncesinin ardında bu olabilir. Sosyal medya etkisi. Eskiden böyle bir şey olabilir miydi? Aslında evet olabilirdi. Ama o zamanlar internet ve sosyal medya yoktu. İnsanlar bilmiyorlardı. Bugün insanlar biliyorlar. Başkalarının hayatlarını biliyorlar. Kendilerinin neler yaşayamadıklarını da biliyorlar. Yaşamak istiyorlar. Ama işin esasında o gördükleri sadece anlardan ibaret. Ve resmin tamamına bakabilseler aslında kaçırılacak bir şey olmadığını anlayabilirlerdi.

Bir düşünsenize, gündelik hayatta istediğiniz şeyleri veya arzuladığınız şeyleri bir gözünüzün önüne getirin. Burada amaçlardan veya hedeflerden kastetmiyorum. İçinizden gelen, arzuladığınız, istediğiniz şeyleri bir düşünün. Veya olmadığı için şikayetçi olduğunuz şeyleri bir düşünün. Ve bütün bunları düşündükten sonra onlara daha rasyonel ya da daha olgun diyebileceğimiz bir bakış açısıyla bakın. Pek çoğunun aslında boş şeyler olduğunu göreceksiniz. Gereksiz ve boş şeyler. Ve aslında hayatta da kaçırılacak bir şey olmadığını bu şekilde görebilirsiniz. İnsanlık ne kadar güçlü bir medeniyet kurmuş gibi görünse de, ne kadar başarılı bir ırk gibi görünse de, insanlığın aslında varoluşundaki temel motivasyon sadece üremek ve hayatta kalmaktan ibarettir. Çok az sayıda insan bu iki temel içgüdünün dışına çıkıp önemli işler yapabilmektedir. Bu az sayıda insanın haricinde hemen hemen herkes üremek ve hayatta kalmak için yaşar. Üremek ve hayatta kalmak için yaşayan canlıların oluşturduğu bir toplumda da gerçekten kaçırılacak hiçbir şey yoktur. Gerçekten yoktur. Ne yazık ki olayın gerçeği bundan ibaret.