Geçmişteki Eksikliklerin Geleceğe Yansıması
Bir insanın hayatında kaçınılmaz olan bir şey varsa o da eksiklik denilen kavramdır. İnsanların hayatında eksikliklerden kaçılmaz. Bir insanın hayatında her şeyin tam, dengeli, yerinde veya ölçülü bir şekilde olması özellikle günümüz dünyasında neredeyse mümkün değildir. Hatta günümüz dünyasını bırakın, dünyanın hemen hemen hiçbir döneminde öyle bir şey mümkün olmamıştır. Temel ihtiyaçları karşılama noktasında insanlığın sıkıntılar yaşadığı pek çok tarihi dönem olmuştur. Bu sıkıntılarının olmadığı zamanlarda ise psikolojik sıkıntıların ve dengesizliklerin yaşandığı pek çok dönem olmuştur. Ve bu eksiklikler dönemler haricinde aslında hayatın bize getirdikleriyle ilgilidir.
Eski dönemlerde yaşayan bir kralla veya bir imparatorla, o dönemde yaşayan bir köylüyü kıyaslayalım. Bir köylü için en büyük eksiklikler muhtemelen o dönemlerde gıdaya ve güvenliğe ulaşmak olacaktır. Bir kralın ise böyle problemleri yoktur. Ancak kralın da ruhsal ve psikolojik problemleri olabilir. Bir ülkenin yönetmenin getirdiği sorumluluğun ağırlığı altında ezilmek olabilir. Kimseye güvenememek, etrafındaki insanlar hain mi yoksa değil mi, bundan emin olamamak olabilir. Bir kralın yaşadığı büyük bir yalnızlık olabilir. Bunlar da psikolojik sıkıntılar olarak karşımıza çıkabilir. Yani ister zirvede olun, ister zeminde olun, her zaman için bir eksikliğiniz olacaktır. Hayat bunu her zaman karşımıza çıkaracaktır.
Hayatımızda yaşadığımız eksiklikler, özellikle de çocukluk ve gençlik dönemimizde bizleri çok etkileyecektir. Çünkü yetişkinlik döneminde insanlar hayatın getirdiği acılara, eksikliklere veya darbelere karşı çok daha dayanıklı hale gelebilirken, çocukluk döneminde ve gençlik döneminde insanlar böyle değildir. Bir çocuğun ne kadar savunmasız olduğunu zaten hepimiz biliyoruz. Bu savunmasızlık sadece fiziksel anlamda değil, psikolojik ve ruhsal anlamda da böyledir. Aynı zamanda genç bir insan hayatın ne demek olduğunu veya nasıl bir şey olduğunu belli başlı istisnalar hariç anlayamadığı için yine hayatın getirebileceği acı ve ızdıraplara karşı son derece dayanıksız olabilir. Bu sebepten dolayı geçmişimizde yaşadığımız eksiklikler bizim geleceğimizi etkilerler.
Örneğin, çocukluk döneminde gerek ailesi tarafından, gerekse çevresi tarafından son derece ilgisiz kalmış, ötekileştirilmiş, yalnız kalmış bir çocuk düşünelim. Bu çocuk, ilerleyen yaşlarında büyüdüğünde, çocukluğunda hissettiği o ilgi ve sevgi eksikliği sebebiyle, çevresinden ilgi görmek adına son derece saçma sapan, akıl dışı ve insanların hayatını zora sokabilecek ahlaksız düzeyde davranışlar yapabilir. Veyahut da çocukluğunda maddi açıdan yokluk ve zorluk çekmiş bir insanın, büyüdüğünde maddi kazanç uğruna son derece saçma, ahlaksızca ve akıl dışı hareketleri yaptığını görebiliriz.
Ve insanlar ne kadar büyürlerse büyüsünler, çocukluklarında yaşadıkları eksikliklerden dolayı yaptıkları o saçma sapan davranışların niye yaptıklarını algılayamazlar bile. Sadece artık bu yaşananlar, onlar için bir alışkanlık, bir davranış kalıbı haline gelmiştir, bir karakter haline gelmiştir. Az sayıda insan yetişkinlik döneminde kendini sorgulayıp, kendisiyle ilgili olan eksikliklerin yarattığı saçma sapan davranışları kapayabilir. Aslında bu insanın kendi zaaflarını da kapamasıyla ilgilidir. Çünkü her türlü eksiklik kendi zaafını da yaratır insanda. Ve insan kendi yaşadığı eksikliklerden dolayı yapabileceği tüm saçma hareketlerden veya düşüncelerden sıyrıldığı zaman kendi eksikliklerini de kapatmış olacaktır.
İlgi açısından yokluk yaşamış olan çocuk örneğine dönelim. İlgisiz ve yalnız kalan çocuk, büyüdüğünde ilgi çekmek adına kendi bedelini sergileyebilir. İlgi çekmek adına sürekli olarak başka insanlarla sosyalleşme ihtiyacı hissedebilir. İlgi çekmek adına elindeki parayı veya sağlığını saçma sapan uğraşlara harcayabilir. Aslında yıllarını, kaynaklarını ve sağlığını bu şekilde tükeden bir insan, sırf ilgi eksikliği yüzünden kendi hayatını mahvetmiş olur. Ama aynı birey, geçmişini sorgulayıp, bu ilgi eksikliğinden dolayı yaptığı saçma sapan hareketlerin farkına varır ise, bu açığını kapatmak için kendi içine dönüp, kendisiyle bir mücadele vermesi gerektiğinin farkına varacaktır. Eksikliklerimizin bizde yarattığı etki dış dünyadan aldıklarımızla veya oraya verdiklerimizle kapanmaz. Kendimizle yaptığımız iç hesaplaşmalar veya yüzleşmeler ile ancak kapanabilir. Veya kapanmasa bile en azından onların etkilerinden kurtulabiliriz.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız