Sahip olduğumuz inançların en önemli özelliklerinden birisine bakacak olursak, bu inançların aslında son derece bulaşıcı özellikleri olduğunu görebiliriz. İnanç kavramı insanlar arasında son derece bulaşıcıdır. Birisi bir şeye inanmaya başladığı zaman, onun inancındaki kuvvet başka insanların da o yöne eğilmesine veya onun inandığı şeylere inanmasına sebep olabilir. İnanmak bu yüzden çok bulaşıcı bir kavramdır. İnsanlar için ortak bir değer oluşturur ve yeni topluluklar oluşmasını sağlar. Çok saçma sapan, basit bir şey bile birdenbire büyüyüp bir inanç konumuna dönüşebilir veya bir inanç şeklinde dönüşebilir.
Burada verebileceğimiz en basit örnek, dini inançların dünya üzerinde yayılması olabilir. Nasıl oldu da milyarlarca insan bugün dinlere veya başka türlü inanç sistemlerine inanabiliyorlar? Bu gerçekten de inanılmaz bir olay aslında. Ve bugün buna inanan insanlar o inancın ortaya çıktığı dönemden çok uzaktalar ama hala inanıyorlar. Anneleri ve babaları inandığı için inanıyorlar. Akrabaları inandığı için inanıyorlar. Arkadaşları, çevreleri inandığı için inanıyorlar. İnancın bu bulaşıcı yanı aslında bir toplumsal yapının da inşası için son derece kilit bir rol oynuyor. Eğer bu inanç kavramı bulaşıcı olmasaydı gerçekten de son derece farklı şeylerle karşılaşıyor olabilirdik. Yani inanç sistemleri bu kadar yayılamazdı örneğin. Ama inançlar bulaşıcıdır ve yayılırlar.
İnancın bulaşıcı olma konusunu sadece dini inançlarla sınırlamak pek de doğru olmaz. Farklı örneklerle de bu konu çeşitlendirilebilir. Yine basit bir örnek vermek gerekirse, örneğin, bir insanın nasıl biri olduğu hakkında bir görüş birliği oluşturmaya çalışan dört kişi olsun. O insanı tanımıyorlar. Sadece dışarıdan gördüler. Yani ortada herhangi bir veri yok. Ama sadece az veriyle bir sonuca ulaşılmaya çalışıyor olsunlar. İşte böyle bir durumda bu dört kişi arasında ikna kabiliyeti en yüksek olan kişi veya kendi argümanına en çok inanan kişi bunu diğer üç kişiye kabul ettirmeye çalışmasa bile muhtemelen o kişinin inandığı şey diğerlerinin de inancı haline gelecektir. Örneğin bu dört kişi arasından bir tanesi söz konusu olan insanın son derece iyi ve temiz kalpli olduğunu yönelik bir inanca sahip olduğu ve bunu çok şiddetli bir şekilde savunması halinde ve zaten ortada bir kanıt olmadığı için diğer insanlar da bunlara inanmaya başlayacaktır. Yani o kişinin iyi bir insan olduğuna inanmaya başlayacaktır. Sonuç olarak inanç dediğimiz şey bu kadar basit konularda bile karşımıza çıkabilen bir durumdur ve bulaşıcıdır. Bunun bulaşıcı olmasının en önemli sebeplerinden birisi zaten insanların kendi doğaları gereği inanmaya çok yatkın ve meyilli olmasıdır. İnsanlar herhangi bir konuda bir belirsizlik istemedikleri için, bir fikir sahibi olmak istedikleri için kanıtlanamayan durumlarda inanmaya yönelirler. Beyin ve insan doğası belirsizliğe tahammül gösteremez. Bu yüzden inanma konusu son derece bulaşıcı olabilmektedir.
kaptanfilozof06
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız