Akdeniz bölgesine inildiğinde, önemli yazılı kaynaklar olan Mısır papiruslarında da sarımsağın önemli bir yer tuttuğu anlaşılıyor. M.Ö. 450 yıllarında Mısır'ı gezen tarihçi Herodot'un bildirdiğine göre; Keops piramidinin yapılışı sırasında çalışan işçilerin yediği soğan ve sarımsaklar için ödenen para "1600 gümüş talent"i bulmuş ve bu bilgi papiruslara kaydedilmişti. Günümüz değerleriyle konuşulduğunda, yirmi yıl boyunca 360 bin işçi adına harcanan bu para, yaklaşık 10 milyon dolar ediyordu.
Yine Mısır'da, M.Ö. 1500 yıllarında yazılmış olan Ebers papiruslarında da sarımsağın ölümcül hastalıklara (kanser) karşı etkin bir ilaç olarak kullanıldığı yazmaktaydı. M.Ö. 1352 yılında ölen ünlü firavun Tutankamon'un mezar odasında bile sarımsak dişleri bulunmuştu. Eski Mısırlılar, bitkilerle dini inanışlar arasında bağlantılar kuruyordu. Eğer hastalıkları gönderen tanrılarsa, tedavilerini de onlara bağlamak gerekiyordu. Bu nedenle soğan ve sarımsağın onların gözündeki yeri çok büyüktü. Bunların tanrılara ait "kutsal bitkiler" olduğuna inanıyorlardı...
Yahudiler'in kutsal yazıtlarından Talmud, bitkilerin, dinsel perhiz dönemleri ve tedavi amaçlarına ilişkin kurallar içermekteydi. Sarımsak, ilginç bir biçimde, her iki bölümde de önemli bir yere sahipti. Kral Solomon (Hz. Süleyman M.Ö. 965-926), kendi yediği öğünleri bu sarımsaklı kurallara göre düzenliyordu. Bu nedenle sarımsak, Yahudiler için eskiden olduğu gibi günümüzde de vazgeçilmez önemde...
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız