Yüzyıllar boyu, insan yıldırıma karşı son derece savunmasız yaşadı. Kendisini ve evini yıldırımdan koruyabilmek için yapabileceği hiçbir şey yoktu. Bu nedenle Yunanlılar ve özellikle Romalılar, yıldırıma büyük önem verdiler ve ona bakarak kehanetlerde bulundular. Yıldırım, bazı Brahman ve Buddha'cı Hint tanrılarının da sembolü oldu. İndra'nın silahı "vajra", Rudra'nın silahı "triçula" (üç dişli mızrak) yıldırımdı. Slavlar da, yıldırımı "Tanrı Perun" biçiminde kişileştirmişlerdi. 18. yüzyıla kadar insan, yıldırımın aynı yeri birçok kez vurabileceği konusunda da acı tecrübeler edindi. Örneğin, 1388 ile 1762 yılları arasında, Venedik'teki ünlü San Marco Kulesi'ne 9 kez yıldırım düşmüş ve yapı her seferinde ağır hasar görmüştü. Bu nedenle, eski kültürlerin yıldırım düşmesini "tanrıların bir öfkesi" olarak nitelendirmelerine şaşmamak gerekiyor. Benjamin Franklin paratoneri icat etti…
Tanrı'nın işine karıştığı için karşı çıkanlar oldu. 1753 yılında, Amerikalı ünlü devlet ve bilimadamı Benjamin Franklin, "paratoner"i icat ettiğini açıkladı. Buluşundan önceki yıllarda yıldırımla yaptığı cesur deneyler, bu doğa olayına neyin neden olduğunu anlamasına yardımcı olmuştu. Böylesine ilginç bir buluş, özellikle çok sık yıldırım çeken anavatanı İngiltere'de ciddiye alınmadı. Bazıları, Franklin'in Tanrı'nın işine karıştığını bile iddia ettiler. Tüm karşı görüşlere rağmen, paratonerlerin, kiliselerin, katedrallerin, fener kulelerinin ve yıldırım isabet eden diğer yüksek yapıların çatılarında yer alması fazla zaman almadı.
Franklin, yüksek elektrik yükü taşıyan çalkantılı fırtına bulutlarının, havanın doğal yalıtımının ortadan kalkmasına neden olduğunu farketmişti. Böylece, yer ile bulut arasında bir kıvılcım sıçraması oluyordu. Şimşek, havayı akkor haline getiren temel bir elektrik boşalmasıyla ikinci derecedeki boşalmaları içeriyordu ve bu olay saniyenin yarısı kadar bir sürede oluyordu. Yıldırım düşmesi de, ışık ışınları ve morötesi ışınlarla birlikte metalleri eritecek ve yangınlara yol açacak güçte önemli bir sıcaklık yaratıyordu.
Böylesine korkunç bir güce karşı koyabilen bu yeni buluş, ucundan elektron yayıyordu. Fırtına sırasında paratoner, çevresindeki potansiyel düşmeyi azaltan, böylelikle elektrik boşalımı tehlikesini küçülten elektriksel yayılım yapıyordu. Franklin'in paratonerinin ucunda bulunan karşıt elektrik yükü, geçmekte olan bulutlarda oluşan yıldırımın doğrudan paratonere çarpmasını sağlıyordu. Elektrik gücü, buradan hiçbir şeye zarar vermeden toprağa iletiliyordu.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız