1336 yılında Özbekistan’ın Keş şehrinde dünyaya gelen Timur, Orta Asya’nın en güçlü hükümdarlarından biri olarak tanındı. 1405 yılında, 71 yaşındayken Çin’e düzenlediği sefer sırasında hastalanarak hayatını kaybetti ve Semerkand’a defnedildi. Adı, özellikle Yıldırım Bayezid ile yaptığı Ankara Savaşı sayesinde tarihe altın harflerle kazındı. Orta Asya’daki hükümranlığı ve fetihleri, onu dünya tarihinin en etkili liderlerinden biri haline getirdi.
1941 yılında Sovyetler Birliği, Timur’un mezarını açma kararı aldı. Ancak bölgede, mezarın açılmasının felaket getireceğine dair güçlü bir inanç hakimdi. Türbenin üzerinde yer alan “Ölümden dirildiğimde dünya sarsılacak” ve “Mezarımı rahatsız eden, benden daha korkunç bir istilacının ortaya çıkmasına sebep olur” şeklindeki ifadeler, halk arasında korkuyu daha da artırıyordu. Bu sözler, Timur’un ölümünden sonra bile dünya üzerinde etkisini sürdüreceği yönünde bir kehanet gibi algılandı.
Mezar açıldığında, Timur’un naaşının şaşırtıcı derecede iyi korunmuş olduğu ve etrafa misk, amber ve özel yağların hoş kokusunun yayıldığı görüldü. Bu durum bilimsel olarak mumyalama teknikleriyle açıklansa da, halk bunu Timur’un lanetinin bir işareti saydı. Nitekim mezarın açılmasından yalnızca bir gün sonra, 22 Haziran 1941’de Nazi Almanyası, Sovyetler Birliği’ne saldırarak Doğu Cephesi’ni başlattı. Bu gelişme, lanet söylentilerini daha da güçlendirdi.
Savaş yıllarında bazıları, Stalingrad’a kadar uzanan zaferleri Timur’un ruhunun desteğine bağladı. Özellikle naaşının Sovyetler’e götürülmesinden sonra Stalingrad Muharebesi’nde kazanılan büyük zafer, halk arasında bu olayın bir dönüm noktası olduğu inancını doğurdu. Timur’un kemiklerinin tekrar Semerkand’a iade edilmesi ise savaşın gidişatını değiştiren sembolik bir adım olarak yorumlandı.
Sizce bu Timur'un laneti mi yoksa tesadüf mü?
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız