Keşfini gerçekleştirdiğinde C-12 rezonansına ilişkin henüz bir kanıt yoktu. Hoyle'a göre, bilim otoritelerinin gözden kaçırdığı bir nokta vardı. Çünkü yaşam belirtisinin var olduğu her alanda C-12'nin rezonansı gerçekleşiyordu. Bu fikri sağlamlaştırmak için, nükleer tepkimeler konusunda uzman William Fowler'a danıştı. Fowler, önceleri Hoyle'ın delirdiğini düşündü. Çünkü atomun yeni bir özelliğini, sadece yaşamın varlığına bağlamak çok da akıllıca değildi. Yoğun ısrarlar üstüne yapılan araştırma Hoyle'ı bir kez daha haklı çıkarmıştı: C-12'nin rezonansı, onun öngördüğü enerjide gerçekleşiyordu.
Bu, Hoyle'ın özgün düşünceleri ve bilimsel inadıyla ortaya çıkmış hayret uyandıran bir keşifti. Ancak bu, asıl amacı olan tüm kimyasal elementlerin kökenini açıklama çabasında sadece bir atlama taşıydı. 1954'te, helyumdan karbona kadar tüm hafif elementlerin, kızıllaşmış yıldız içinde 100 milyon santigrat derece sıcaklıkta oluşabileceğini kanıtladı. Ağır elementler için, daha yüksek sıcaklık ve süpernova patlamalarını da içeren birtakım farklı etkenler gerekiyordu. İngiliz Geoffrey ve Margaret Burbidge çifti, Fowler ve Hoyle'dan oluşan araştırma ekibi, yedi ayrı elementin, yıldızlarda meydana gelen tepkimelerle nasıl oluştuğunu tanımladılar. Bunları kullanarak, sadece kimyasal elementlerin oluşma nedenlerini hesaplamakla kalmayıp, evrende ne kadar çok olduklarını da kanıtladılar. 1957'de bu araştırmalarının sonucunu anlatan "B2FH Tezi", o güne kadar yazılmış en önemli bilimsel makale niteliğinde. Makale adını yazarlarının baş harflerinden alıyor.
B2FH Tezi, lityum, helyum gibi çok hafif olanlarından başlayarak, bütün kimyasal elementlerin kökenini anlatıyor. Öteki ağır elementler için daha sıcak fırınlar gerekiyordu. 196O'lı yılların başında, Hoyle Cambridge'li astrofizikçi Roger Tayler'la bir takım kurarak, bu konunun gizemini bulmaya çalıştı. Bunu gerçekleştirmek için de, ilk Önce George Gamovv'un elementleri "Büyük Patlama" ile gerçekleştirme fikrini yeniden gözden geçirdi. Hesaplamalarını son verilerle yeniden yaparken, Büyük Patlama’nın başlangıç dönemlerindeki 10 milyar santigrat derece sıcaklığın, dünyaya yüzde 75 oranında hidrojen ve yüzde 25 oranında helyum bırakacağını buldular; tıpkı bugün ileri sürüldüğü gibi
1967'de, Fowler ve ABD'li astrofizikçi Robert Wagonefla yürüttüğü çalışmalar sonucunda, büyük projesinin boşta kalan tüm noktalarını da doldurdu. "Büyük Patlama"yı, diğer hafif elementlerin kökenini açıklamakta kullandı. Hidrojenden uranyuma ve ötekilere kadar tüm kimyasal elementlerin doğumunu açıklığa kavuşturdu. Bir bardak su içindeki basit hidrojen ve oksijen karışımının anatomisini çizdi. Bir bardak su içindeki hidrojenin "Büyük Patlama" sırasında; oksijenin ise, ondan milyarlarca yıl sonra, bir kızıllaşmış yıldız ya da süpernovada doğar.
Yorumlar
Favori element
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız