Kamuoyundaki tartışmalar, 1819'da Bavyeralı aristokratların, krallarından yeni ve daha etkili bir düello yasası istemelerine yol açtı, Almanya topraklarındaki diğer devletler de bu örneği izlediler ve düello özel bir cezalandırma sistemine tabi oldu. Yeni yasalara göre, cezayı, düello yapan tarafların sınıfsal konumları belirledi. Rakibini yaralayan bir asilzadenin cezası, halktan birinin aynı suç yüzünden alacağı cezadan "kâğıt üzerinde" daha ağırdı. Ama aynı durumda halktan biri, "sadece" yaralama suçundan hüküm giyerdi ama cezasını hapiste çekmek zorundaydı...
Bavyera Kralı I. Ludvvig 1841'de, bir eczacı kalfasının düello davetini reddeden çavuş Max Reschreiter'i kutlamış ve "Bir eczacı kalfasıyla düello yapmak, bir çavuşun onuruna yakışmaz" demişti. Reschreiter ise, arkasında kralın desteği de olsa ordudaki saygınlığını yitirdiğini ve "lekeli bir hayat" süreceğini biliyordu. Prusya Kralı I. Wilhelm'in ordudan, yani "öncelikli zümre"den ne beklediğini açıklamasıyla bu tür ikilemler son buldu. Kral, "Silah arkadaşının onurunu serserilik yaparak kirleten veya kendi onurunu koruyamayan bir askere ordumda tahammül etmeyeceğim" demişti.
Kralın sözünün anlamı bir olayla ortaya çıktı: Katolik olan Çavuş Xaver von Schmising Kerssenbrock, onurunu kıran silah arkadaşını düelloya davet edeceğine mahkemeye vermeye kalkıştı. Çünkü Katolik Kilisesi de düelloyu yasaklamıştı. Bunun üzerine çavuş, ordunun yüksek kademelerine şikâyet edildi ve birkaç gün sonra da ordudan atıldı.
Soylu bir genç hanımla evlenmek isteyen Alman Yahudisi ve işçi lideri Ferdinand Lasalle, uğruna düelloya giriştiği kadınla sonradan evlenecek olan kişi tarafından öldürülmüştü... Böylece, Puşkin, Rus romancı Lermontov gibi, tarihe, yaşamını düelloda kaybeden ünlülerden biri olarak geçti...
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız