Nisan 20, 2024

CELLÂTLAR (IV)

Suçlunun bu meydana getirilmesiyle başlardı, Kurban gömleğini çıkartır, yere dizlerinin üstüne çöker, cellât yamağı tarafından elleri arkadan bağlanır, ensesindeki saçları kesilir ve gözleri bir bantla örtülürdü. Geniş bir manto giymiş cellât bir kenarda durur ve hazırlıkları izlerdi. Onun yanında hemen her zaman yargıç da bulunur ve ölüm cezası hakkında konuşma yapardı. Bu idam yerinin ortasında her zaman bir kum yığını bulunurdu. Kurban buraya dizlerini dayamak zorundaydı. Cellât, onun arkasında durur, işine başlayacağı zaman mantosunu fırlatır atardı.

CELLÂTLAR (IV)

İnsanlar, ölüme aday kurbanı heyecanla seyreder ve cellâdın onun kafasını vücudundan ayırmasını beklerdi. Bu işi yapmak için cellâdın kuvvet kullanmasına da gerek yoktu. Bir cellât yamağı kurbanının saçlarından sımsıkı yakalar ve başını yüksekte tutmaya çalışırdı. Cellât iki eliyle kılıcını kavrar, kılıcın inmesi kısacık bir anda görülür, tek bir vuruşla hükümlünün kafası yere yuvarlattırdı. Bundan sonra, cellât kafayı eline alır ve yargıcın görmesi için kaldırırdı. Yargıç, işin doğru yapılıp yapılmadığına bakar ve onaylardı... Ancak, bütün infazlar bu kadar kolay bitmezdi. Bazen cellât tek vuruşta kurbanın kafasını gövdesinden ayıramaz, birkaç vuruş yapmak zorunda kalırdı. Böyle anlar cellât için çok tehlikeli sayılırdı. Çünkü tarihte, böyle anlarda kurbana karşı merhamete gelen halkın cellâdı linç etmeye kalktığı pek çok benzer olay vardı.

CELLÂTLAR (IV)

Kanlı uygulamalar yapmasa da dışlanmışlığı, toplumun dışına atılmışlığı olmasa da, ölüm cezasının uygulandığı ülkelerin hepsinde cellâtlara görev düşüyor... Ama eskiden olduğu gibi "herkesçe malum" bir adam değil artık; çoğunun başka bir mesleği var. Ya da her infaz için ayrı bir cellât görevlendiriliyor; yani, kimsenin bu işi uzun süre sürdürmesine izin verilmiyor. Bu kişiler, kapalı kapılar ardında, genellikle duvarları yüksek bir hapishane avlusunda, birkaç görevlinin önünde "icra-i sanat" eyleyerek adaletin verdiği hükmü yerine getiriyor. Ancak, cellâtların pek azı bu ağır görevin psikolojik etkisinden kurtulabiliyor. Pek çoğu da "bir insan öldürmenin” manevi etkisini alkol ile bastırmaya çalışıyor. Ama, yine de kurtuluşları yok; onlar hep "dünyanın en korkunç insanları" olarak hatırlanacaklar. Orta Çağ’da cellâtlar asıl görevlerinin yanı sıra kasaplık da yaparlardı. Cellât hikâyelerinin bir başka yönü de çok çok eski zamanlardan beri halk arasında başı vurulan kişinin kanının büyük bir şifa gücü taşıdığına inanılmasıydı... Özellikle de sara hastalığını (epilepsi) iyileştirdiğine... Bu nedenle, cellat görevini yaparken orada bulunan pek çok insan bu kandan almaya çalışırdı. Bu inanış, sadece o zamanlarda sınırlı kalmadı, çok yakın zamanlara, geçtiğimiz yüzyıla kadar devam etti.

CELLÂTLAR (IV)

1864 yılında Berlin'de iki katilin kafası vurulmuştu. Cellat yamakları, kurbanın kanına buladıkları mendilleri satmışlardı. İdamlar hakkında halkın inançlarıyla ilgili söylenecekler arasında, idamda kullanılan ipten bir parça almak da vardı. İnsanlar bu ipin şans getireceğine; hele asılan adamın kemiğinden bir parçayı para çantasına koyunca da bu çantadan paranın hiç eksiltmediğine inanılıyordu. Bu tür batıl inançlar yakın zamanlara kadar devam etti. Her zaman bir kurbanın tanrısallıktan bir parça taşıdığına ve iyileştirdiğine inanıldı. Hatta hemen her konuda, "kurbandan bir parça'’nın etkili olacağına da inanıldı. Sadece şifa verici olarak başlayan bu inanış, insanların şans getirici bir güç bulacaklarına inanmaya kadar gitti. Ve tabii, cellâdın kendisi en büyük şans getirici olarak görüldü. Onun, kaderin tayin edilmesinde büyük rolü olduğuna; ölümü verenin, sağlığı ve şansı da verebileceğine inanıldı.

Yorumlar

  • Öldürmeyi başka bir boyuta taşımışlar

Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız

Editörün Son İçerikleri

Yaşlı Gezegenimizi Bekleyen Sıcak Günler
Büyük Trajedilerin Kısa Tarihi

Büyük Trajedilerin Kısa Tarihi

Hortum Avcıları

Hortum Avcıları

Kasırgaların Ekonomik Yönü

Kasırgaların Ekonomik Yönü

Editörlerin Son İçerikleri

kaptanfilozof06

Bataklıktan Çıkarken

probiyotik
bubble30
Nielawore

NAMES ON THE SURFACE OF MERCURY

Bizden haberdar olmak için mail listemize kayıt olun