Siyaseten öldürülmeleri gereken kişiler veya Divan-ı Hümayun'da yargılanıp da, idama mahkûm olanların infazı, Topkapı Sarayı'nda, Orta Kapı'ya yakın bir noktada bulunan “Siyaset Çeşmesi” önünde yapılır; cellatlar burada, onların boyunlarını vururlardı.
Topkapı Sarayı'nın “Orta Kapı” adı verilen, ikinci büyük kapısı Babüsselam'ın önündeki ulu Çınar ağaçlarının altında, Marmara Denizi yönüne bakan duvara bitişik çeşmenin yerinde, bir zamanlar, bir başka çeşme vardı ve söz konusu bu çeşme, Osmanlı tarihinin ayrıcalıklı çeşmeleri arasında yer alırdı. “Siyaset Çeşmesi” diye de anılan bu çeşmenin hemen önünde, Saray emrinde hizmet gören “Bostancı Cellatları” tarafından nice kafalar vurulmuş; bu işi gören satır, balta ve palalar yine bu çeşmenin yalağında yıkanmış ve temizlenmiştir.
Necdet Sakaoğlu'nun “Tarihi, Mekânları, Kitabeleri ve Anıları ile Saray-ı Hümayun / Topkapı Sarayı” adlı yapıtında (DenizBank Yayınları) belirttiği gibi, “Cellat Çeşmesi” ya da “Siyaset Çeşmesi” diye anılan çeşmenin “yaşamı”, Sultan II. Abdülhamid döneminde noktalanır.
Bu olayın öyküsü de şöyledir: “Alman İmparatoru II. Wilhelm'in İstanbul'a ilk ziyareti (1892) programında, Topkapı Sarayı gezisi de olduğundan, sarayda ve avlularda düzenlemeler yapılırken, II. Abdülhamid'in emriyle Siyaset Çeşmesi de sökülmüş, Abdurrahman Şeref Bey'in deyimiyle “Nice feryat ve zârilerin şahid-i câmidi olan bu menhus çeşme” yok edilmeyerek, Bâb-ı Hümayun'un içine taşınmış ; yerine de bir başka yerden sökülen bir Hamidiye Çeşmesi monte edilmiştir.”
Yorumlar
gerçekten enteresan
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız