Çanakkale civarındaki Gelibolu yakınlarına yığılan Galyalılar, boğazı geçmek için araç arıyorlardı. Bitinya Kralı Nikomedes, bunları paralı asker olarak hizmetine almayı, karşılığında da kendilerini Anadolu'ya geçirmeyi teklif etti. Galyalılar, teklifi hemen kabul ettiler. Nikomedes de bunları Anadolu'ya geçirecek gemileri temin etti. Anlaşmaya göre, Galyalılar ilk aşamada Bitinya Kralı'nın asi kardeşine karşı savaşacaklardı. Sonra da Selevkoslar'a karşı, Bitinya ve yandaşları olan Bizans, Herakleia, Kalkedon gibi küçük kırallıklarla birleşeceklerdi.
Anadolu'ya geçen Galyalılar, ilk hamlede Nikomedes'in rakibi ve kardeşi Zipoetes'i yendiler. Böylece bütün Bitinya, Nikomedes'in idaresi altına girmiş oldu. Zaferin sonucu Nikomedes açısından büyük bir ödülü gerektiriyordu; sayıları 20 bin civarındaki Galyalılar'a, halkı saldırgan olmayan Yukarı Frigya'nın dağlık bölgelerinde geniş topraklar önerdi. Böylece kral, Selevkoslar'a karşı savaşçı bir halkın oluşturacağı tampon bir devlet kurulmasını amaçlıyordu. Ne var ki Galyalılar, bu topraklarda örgütlü bir devlet kurup yaşamak yerine, yakın ve uzak kentleri yağmalamaya başladılar. Anadolu'daki hemen tüm Marmara ve Ege sahillerindeki kentleri adeta perişan ettiler. Selevkoslar dahil birçok site, bu saldırıları durdurmak için Galyalılar'a, "Galatika" denilen bir haracı düzenli olarak ödemeyi kararlaştırdı.
Galyalıların izleri hala var... Gelibolu = Gal kenti
Keltler, ya da Anadolu'ya geldikleri sıradaki kimlikleriyle Galyalılar, tüm vahşiliklerine karşın, eski dünyada birçok bölgede günümüze kadar uzanan izler bıraktılar. Gelibolu, ya da batılıların değişiyle "Gallipoli", "Gal Kenti" anlamına gelmekteydi. Benzer şekilde bir kısım Galyalılar, tarihçi Polybius'un anlattığına göre Bizans'ı çok beğenince kentin yakınlarına yerleşmişlerdi. Burası, bugüne kadar İstanbul'un tarihi merkezlerinden birisi olan ünlü "Galata" semti olarak kaldı. Çünkü, kökleri Batı Avrupa'ya uzanan Keltler'e Helenler, "Keltai" ya da "Keltoi", Romalılar da "Galli" (tekili Gallus) diyorlardı. Keltler, Anadolu'da Kızılırmak yayı içine yerleştiklerinde ise Helenler tarafından "Galatai" (tekili Galates) adıyla anıldılar. Zaman içinde de Anadolu'da "Galatlar" adıyla tanındılar... Bu ad öylesine baskınlaştı ki, yerleştikleri bölge o zamana kadar "Frigya" olarak anılırken, giderek "Galatya" adı ile ünlendi.
probiyotik
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız