Temmuz 18, 2025

Toprak ve Su

Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar güneşle ay arasında uzanan, yumuşacık kahverengi bir toprak parçası varmış. Bu toprak, güneşi sevdiği kadar bulutları da izlemeyi severmiş. Ama en çok da kendi başına kalmayı severmiş. Sessizliği, huzuru ve etrafındaki çiçeklerin kokusunu dinlemeyi istermiş.

Ne zaman gökyüzü karararak yağmur düşse, toprak huzursuz hissedermiş. Su, ince ince üzerine damladığında titreyerek kıpırdanır, kendi kendine söylenmeye başlarmış. “Yine geldi bu su,” dermiş içinden, “her yerimi ıslatıyor, beni rahatsız ediyor. Hep gelip üstüme düşüyor, hiç bana sormuyor bile.”

Bir gün, gökyüzü grileşmiş, bulutlar ağırlaşmış ve yağmur başlamış. Su, gökyüzünden tatlı tatlı inmiş, toprakla buluşmuş. “Merhaba,” demiş su, “bugün de seni beslemeye geldim.” Ama toprak öfkesini gizleyememiş.

“Beni rahat bırak artık!” demiş sertçe. “Her gelişinde beni sırılsıklam yapıyorsun. Üstüm başım çamura dönüyor. Çiçeklerim bile batıyor bu yüzden.”

Su bir an duraksamış. Sesi titremiş: “Ama ben senin için geldim… Seni beslemek, hayat vermek için…”


Toprak başını çevirmiş, “İstemiyorum artık seni,” demiş.

Bunu duyan su çok üzülmüş. Sakin sakin çekilmiş ve uzaklara doğru gitmiş. Su gidince, gökyüzü berraklaşmış ama bir garip sessizlik çökmüş toprağın üstüne.

Ertesi gün güneş parlamış ama çiçekler birden boyunlarını bükmeye başlamış. Renkleri solmuş, yaprakları sararmış. Rüzgâr hafifçe estiğinde toprakta ufak çatlaklar oluşmuş. Toprak her geçen saat daha kuru, daha sert olmuş. Çiçeklerin solduğunu, dalların çatladığını görünce kalbi burkulmuş.

“Neler oluyor bana?” demiş korkuyla. “Çiçeklerim neden soluyor, neden çatlıyorum ben?”

Kendi kendine düşünmüş, taşınmış… Ve bir anda anlamış. “Su… Su olmayınca böyle oluyorum. Ben yalnızken hiçbir işe yaramıyorum.”

Birkaç gün geçmiş. Çiçekler neredeyse tamamen yok olmuş. Toprak iyice kurumuş, derin derin çatlamış. O zaman içinde büyük bir pişmanlık büyümüş.

Gökyüzüne bakarak içten bir sesle fısıldamış: “Ey su… Sana haksızlık ettim. Beni beslemek, güzelleştirmek istemiştin. Oysa ben seni incittim. Beni affeder misin?”

Bu sözleri duyan su, çok uzakta bile olsa toprağın kalbindeki değişimi hissetmiş. Gökyüzü yeniden kararırken tatlı bir yağmur başlamış. Su, yumuşak damlalarla tekrar toprağa dokunmuş. Bu kez toprak başını eğip usulca kabul etmiş suyu.

Çiçekler, birkaç gün sonra yavaş yavaş yeniden açmış. Renkleri parlamış, yapraklar canlanmış. Toprak yumuşamış, çatlaklar kaybolmuş. Ve o günden sonra toprak, su geldiğinde teşekkür etmeyi hiç unutmamış.

Ve bazen, en çok ihtiyaç duyduğumuz şeyi fark etmek için yalnız kalmak gerekirmiş.

Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız

Editörün Son Yazıları

probiyotik

Mutluluk Taşı

probiyotik

Geleceğe Açılan Kapı

probiyotik

Toprak ve Su

probiyotik

Sihirli Balon

Editörlerin Son Yazıları

kaptanfilozof06

Bir Yangın Daha

probiyotik

Mutluluk Taşı

bubble30
Nielawore

"YORULMAZ İŞÇİLERİYİZ AŞKIN"

Bizden haberdar olmak için mail listemize kayıt olun