Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar Elif adında küçük bir kız yaşarmış. Elif çok meraklı bir çocukmuş ama çok da ürkek biriymiş. Yeni yerler görmekten, yeni insanlarla tanışmaktan hep korkarmış. Bahçe kapısının dışına bile çıkmak istemezmiş çünkü dışarıda ne olacağını bilemezmiş.
Elif bir sabah bahçede oynarken gökyüzünde parlak kırmızı bir balon görmüş. Balon yavaşça aşağı iniyormuş. Elif “Acaba bu balon nereden geliyor?” diye merak etmiş. Balon tam elinin uzanabileceği yere geldiğinde durmuş. Elif önce korkmuş ama balonu çok güzel bulmuş.
Ardından cesaretini toplayıp balonu tutmuş. Balon o kadar yumuşak ve sıcakmış ki, Elif’in hemen içi ısınmış. Balon birden parlamış ve içinden tatlı bir ses çıkmış: “Merhaba küçük Elif!” Elif çok şaşırmış.
“Sen konuşabiliyor musun?” diye sormuş.
Balon “Evet, ben sihirli bir balonum. Sana güzel yerler gösterebilirim” demiş.
Elif heyecanlanmış ama biraz da korkmuş. “Nereye gideceğiz?” diye sormuş.
Balon “Önce komşu Fatma teyzenin bahçesine gidelim. O çok güzel çiçekler yetiştiriyor” demiş.
Elif “Ama ben onu tanımıyorum ki” diye itiraz etmiş.
Balon “Tanışacaksın işte, merak etme” demiş gülerek.
Sihirli balon Elif’i yavaşça yerden kaldırmış. Elif “Çok tuhaf bir his bu” demiş. Balon “Güzel değil mi? Artık korkmuyorsun” demiş. Elif o an fark etmiş ki gerçekten de korkusu azalmış.
Komşu Fatma teyzenin bahçesine geldiklerinde Elif muhteşem çiçekler görmüş. Kırmızı laleler, mor menekşeler, sarı nergisler. Hepsi çok güzelmiş. Teyze bahçede çalışıyormuş ve Elif’i görünce doğrulmuş. “Aa, sen bizim komşunun kızı değil misin?” demiş gülümseyerek.
Elif çok utanmış ve ayaklarına bakmış. “E-evet, ben Elif” diye fısıldamış. Teyze ellerini toprağa silmiş ve Elif’e yaklaşmış. “Çok tatlısın sen! Ben Fatma teyzen, çok memnun oldum” demiş. Elif başını kaldırmış ve “Ben de memnun oldum teyze” demiş.
Fatma teyze “Çiçeklerime bakıyordun galiba. Çok güzeller değil mi?” diye sormuş.
Elif başını sallamış. “Çok çok güzeller. Ben de böyle çiçekler istiyorum” demiş.
Teyze “O zaman gel, sana hepsini tanıtayım. Belki sen de yetiştirmeyi öğrenirsin” demiş ve Elif’in elini tutmuş.
Elif önce çekinmiş ama teyzenin eli çok sıcakmış. Birlikte çiçeklerin arasında dolaşmaya başlamışlar. Fatma teyze “Bu kırmızılar lale, bunlar da menekşe” demiş parmağıyla göstererek. Elif “Hangileri daha kolay yetişiyor?” diye merak etmiş.
Teyze “Menekşeler çok kolay. Su verirsin, güneşte bırakırsın, hop büyürler” demiş. Elif gözleri parlayarak “Gerçekten mi? Ben de yapabilir miyim?” diye sormuş. Teyze “Tabii ki! Hatta sana birkaç tohum verebilirim” demiş.
Elif çok heyecanlanmış. “Annem izin verir mi acaba?” diye düşünmüş yüksek sesle.
Fatma teyze gülmüş. “Birlikte annenle konuşuruz. O da çok sevinir” demiş.
Elif “Çiçeklerim büyüyünce size de getiririm” demiş.
Teyze “Çok güzel olur, bekliyorum” demiş ve Elif’in başını okşamış.
Sihirli balon sonra Elif’i parka götürmüş. Parkta çocuklar salıncakta sallanıyor, kaydıraktan kayıyorlarmış. Elif bir ağacın arkasına saklanmış ve uzaktan izlemeye başlamış. Çocukların kahkahaları kulağına geliyormuş ama yaklaşmaya cesaret edemiyormuş.
Balon Elif’in yanına gelmiş. “Onları izlemek eğlenceli ama oynamak daha eğlenceli değil mi?” diye sormuş. Elif derin bir nefes almış. “Gidip onlarla tanışmak istiyorum ama” diye başlamış. Balon “Ama ne?” diye merak etmiş.
Elif “Ya benimle oynamak istemezlerse? Ya beni sevmezlerse?” diye endişelenmiş. Sesi titriyormuş. Balon yumuşakça “Denemeden bilemezsin ki küçük dostum. Belki de seni çok sevecekler” demiş. Elif “Sen yanımda olacak mısın?” diye sormuş. Balon “Tabii ki, hep buradayım” demiş.
Elif yavaş yavaş çocuklara yaklaşmış. Kalbi hızla çarpıyormuş. İçlerinden biri ona el sallamış. “Merhaba, ben Ahmet. Sen yeni mi geldin buraya?” demiş. Elif ayaklarını karıştırmış. “Ben, ben Elif. Buralarda oturuyorum ama parka ilk defa geliyorum” demiş.
Ahmet gülümsemiş. “Aa, demek ilk defa! O zaman sana her yeri gösterelim. Sen de bizimle oynamak ister misin?” demiş. Elif önce “Ya benimle oynamak istemezseniz?” diye düşünmüş. Sonra cesaretini toplamış. “Evet, çok isterim” demiş utangaçça.
Çocuklar hemen Elif’i aralarına almışlar. Ahmet: “Gel önce salıncağa çıkalım” demiş. Elif salıncağa oturmuş ama nasıl sallanacağını bilmiyormuş.
Yanındaki pembe elbiseli kız “Ben Zeynep” demiş gülümseyerek. “Ayaklarını öne arkaya hareket ettir, böyle” demiş ve kendisi göstermiş. Elif denemiş ve yavaş yavaş sallanmaya başlamış. “Uçuyor gibi hissediyorum!” diye sevinmiş.
Sonra kaydırağa gitmişler. Elif yukarıdan aşağı bakmış ve yutkunmuş. “Çok yüksek, düşer miyim acaba?” demiş endişeyle. Ahmet “Merak etme, ben de yanında kayacağım. Hazır mısın?” diye sormuş. Elif nefesini tutmuş ve “Hazırım!” demiş.
Birlikte aşağı kaymışlar. Elif önce korkmuş ama sonra kahkaha atmaya başlamış. Aşağıya varınca ayağa fırlamış. “Bir daha, bir daha!” diye bağırmış.
Güneş batmaya başlayınca sihirli balon Elif’e “Artık eve dönme zamanı geldi” demiş.
Elif “Ama daha oynamak istiyorum” diye söylenmiş.
Balon gülümseyerek “Yarın yine gelirsin. Artık arkadaşların seni bekliyor olacak” demiş.
Elif’in gülmüş çünkü yarın tekrar gelebileceğini fark etmiş.
Eve dönerken Elif zıplaya zıplaya yürüyormuş. “Fatma teyze bana sarı çiçeklerin adını öğretti. Ahmet benimle salıncakta oynadı. Ben de onlarla kaydıraktan kaydım!” diye kendi kendine sayıyormuş. Kalbinde sıcacık bir his varmış. “Demek dışarıda da benim gibi çocuklar var. Kimse beni kovmadı” diye düşünmüş mutlulukla.
Evlerinin kapısına geldiklerinde sihirli balon yavaşça durmuş. “Küçük dostum, artık vedalaşma zamanı geldi” demiş üzgün bir sesle. Elif’in gözleri dolmuş. “Hayır! Sen benimle kalacaktın. Yarın da birlikte parka gidecektik!” diye tutunmaya çalışmış balona.
Balon Elif’in elini tutmuş. “Dinle beni küçük cesur kız. Bugün neler yaptın? Komşu teyzeyle konuştun, yeni arkadaşlar edindin. Bütün bunları sen başardın, ben sadece yanında oldum” demiş. Elif düşünmüş. Gerçekten de kendisi konuşmuş, kendisi oyun oynamıştı. “Ama korkarsam ne olacak?” diye sormuş.
Balon gülümsemiş. “Korktuğun zaman bu günü hatırla. Fatma teyzenin gülümsemesini, Ahmet’in ‘gel oynayalım’ dediğini hatırla. Cesaret senin kalbinde, unutma” demiş. Elif balona sıkıca sarılmış. Gözyaşları akıyormuş ama mutlu gözyaşlarıymış. “Seni çok sevdim sihirli balon” demiş.
Balon gökyüzüne yükselirken Elif el sallamış. “Cesaretli ol küçük dostum!” diye seslenmiş balon ve yıldızların arasında kaybolmuş. Elif o gece yatarken “Yarın tek başıma parka gideceğim” diye karar vermiş.
Elif artık her gün bahçe kapısından çıkıp yeni maceralar yaşıyormuş. Bazen sokaktaki komşu dedelerle sohbet ediyor, bazen yeni çocuklarla tanışıyormuş. Korktuğu zamanlar oluyormuş tabii ama o zaman sihirli balonun sözlerini hatırlıyormuş: “Cesaret kalbinin içinde.”
Sihirli Balon Masalının sonunda yıldızlara bakıp “Teşekkürler sihirli balon” diye fısıldıyormuş. Çünkü artık biliyormuş ki en büyük sihir, cesaret etmekmiş.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız