Bir varmış, bir yokmuş. Masalın yalanı mı olurmuş, o yalan, bu yalan, fili yutmuş bir yılan. Ülkenin birinde ormanların içinde perili bir ev varmış. Bu eve giren bir daha çıkmazmış. Bu yüzden bu eve, perili ev denirmiş. Ormanın etrafında yaşayan köylüler geçimlerini ormandaki odunlardan, bitkilerden faydalanarak sürdürürlermiş.
Köyün birinde fakirlik içinde yaşayan üç kardeş varmış. Büyük kardeşle ortanca kardeş, ne kadar açgözlüyse küçük kardeş de o kadar mütevazıymış. Günlerden bir gün, fakirlik en büyük kardeşin canına tak etmiş. Kardeşlerine bakmaktan yorulan büyük kardeş:
— Şu perili eve ben de gitmek ve bir daha geri dönmemek istiyorum. Sanki burada hayat mı yaşıyorum, diyerek kardeşlerine haber bile vermeden perili eve gitmiş.
Büyük kardeş, perili evden içeri girmiş. İçeri girdiğinde bir anda karşısına peri çıkmış. Peri, büyük kardeşe:
— Dile benden ne dilersen, demiş.
Büyük kardeş de:
— Dünyanın en zengin insanı olmak istiyorum, diyerek dileğini söylemiş.
Peri, büyük kardeşin kıyafetlerini, gömleğinden çorabına kadar bir anda altın yapmış. Evin içini mücevherlerle donatmış. Büyük kardeş, zenginliğin tadını tatmış. Peri tam o esnada ona verdiği altınları geri almış ve büyük kardeşi zindana attırmış.
Büyük kardeşin, kardeşleri abilerini merak etmişler. Onu aramak için ormana gitmişler ama ona ulaşamamışlar. Herhalde abimiz de perili eve gitti, diye düşünmüşler. Çaresiz evlerine dönen iki kardeş, hayatlarına birlikte devam etmeye başlamışlar. Artık ortanca kardeş evin geçimini sağlamak için ormana gidiyor, küçük kız kardeşi de evin işleriyle ilgileniyormuş. Aradan biraz zaman geçmiş, ortanca kardeş, evin geçindirmekten yorgun düşmüş. Bir gün kız kardeşine:
— Abim perili evde, nasıl zengin bir hayat yaşıyorsa eve dönmüyor. Bizi bırakıp gitti, ben de gideceğim, orda rahat bir hayat süreceğim. Sana abilik yapmaktan, para kazanmaktan yoruldum, demiş.
Ortanca kardeş de gitmiş, perili evin kapısını çalmış. Kapı açılmış, peri kızı bu oğlanı da karşıladıktan sonra ona:
— Dile benden ne dilersen, demiş.
Bunu duyan oğlan heyecanla:
— Hizmetçilerim olsun, çok param olsun, yiyeceğim çeşit çeşit yemekler olsun, zengin bir hayat yaşamak istiyorum, demiş.
Peri kızı bu oğlana hemen altından bir taht yapmış. Binbir çeşit yiyeceğin olduğu bir masa donatmış. Ona hizmet edecek halayıklar yapmış. Çocuk oturuyormuş, hizmetçiler ona hizmet ediyor, yemek getiriyormuş. Çocuk tam zenginliğinin tadını tatmış, istediği rahatlığa ulaşmış. Ama tam o esnada peri kızı ortanca kardeşe verdiklerini geri almış, onu da zindana attırmış.
Küçük kız, abisi eve dönmeyince kimsesiz, yapayalnız kalmış. Evde yiyecek çok fazla bir şey de kalmamış. Küçük kız düşünmüş taşınmış, en sonunda kendince bir çözüm bulmuş. Perili eve gidip de dönmeyenlerin evlerine gitmeye karar vermiş. Perili eve gidip de dönmeyenlerin aileleriyle konuşmuş. Her gün bir eve misafir olmuş. Ailelere çocuklarının perili eve niçin gittiklerini sorup öğrenmiş. Biri demiş ki:
— Benim kızım bir göz oda dolusu oyuncak bebek istemek için gitti.
Biri:
— Benim beyim zengin olmak istediği için perili eve gitti, demiş.
Biri de demiş ki:
— Benim karım mücevherler, pırlantalar isteyeceğini söyledi.
Küçük kız, aileler ile yaptığı görüşmelerden sonra düşünmüş, taşınmış, perili eve gitmeye karar vermiş. Ertesi gün perili evin yolunu tutmuş. Perili eve giden kızı perilerin başı:
— Dile benden ne dilersen, diye karşılamış.
Küçük kız, periye:
— Bu eve girenler sizden ne diliyorlarsa gerçekleştiriyor musunuz, diye sormuş.
— Gerçekleştirmeye mecburum, çünkü ben perilerin başıyım ve bunun için varım, demiş peri.
— Tüm dilekleri mi, diye bir daha sormuş küçük kız.
— Tüm dilekleri, demiş peri de.
— O zaman benim sizden dileğim, bu eve gelip sizden dilek dileyen herkesi serbest bırakmandır, demiş.
Perilerin başı küçük kızın dileğinden ve gönül güzelliğinden çok etkilenmiş. Dilek hakkını kendisi için değil de başkalarının iyiliği için kullanan bu kızı çok sevmiş. Onun güzel yüreği için zindandaki herkesi salıvermiş. Peri küçük kıza:
— Güzel kalpli küçük kız, bu evin bir sırrı vardı. Onu sadece sen çözebildin ve evdeki tutsakları sen kurtarabildin. Buraya gelen herkes benden kendisi için bir şeyler istedi ama sen dilek hakkını başkaları için kullandın. Bencilleri düşünüp hatalarını anlamaları için zindana attım, onlar için bu kadar ceza yeterli olmuştur, demiş.
Böylece perili evin sırrını çözen küçük kız, abilerine kavuşmuş. Olan biteni onlara anlatmış. Abileri yaptıklarından pişman olmuşlar. Bencillikten vazgeçmişler. Küçük kız da abilerini affetmiş. O günden sonra perili ev de, sıradan bir eve dönüşmüş. Bu hikâye tüm köye yayılmış. Köydekiler ömürlerinin sonuna kadar bencillikten uzak, dayanışma içinde yaşamışlar. Yemiş, içmiş, murada geçmişler…
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız