Bir varmış, bir yokmuş… Vaktiyle köyün birinde fakir mi fakir bir kaşıkçı yaşarmış. Her gün ormana gider, ormandan odun toplar, topladığı odunlardan kaşık yapar, yaptığı kaşıkları da satarak geçinirmiş.
Kaşıkçı yine bir gün ormana odun toplamaya gitmiş. Kaşık yapmak için uygun odun ararken yerde yatan bir tilki görmüş. Tilkinin kendisini görünce korkup kaçacağını sanmış ama tilki yerinden bile kıpırdamamış. Zavallı tilki meğer sakatmış. Kaşıkçı, bu garip ne yiyip ne içiyor diye merak etmiş.
Bir ağacın arkasına saklanarak olup bitenleri izlemeye başlamış. Derken bir aslan, ağzında etle gelmiş ve bu eti tilkinin önüne bırakmış. Tilki, aslanın getirdiklerini yedikten sonra uyumaya başlamış. Bu durum kaşıkçının çok hoşuna gitmiş. Bir plan yapmış. Tilki gibi olmaya karar vermiş. Köyün ortasına oturmuş ve birilerinin ona yardım etmesini beklemiş, ama kimse onunla ilgilenmemiş.
Günlerden bir gün, yaşlı bir adam köyde gezerken kaşıkçıya rastlamış. Ona, köyün ortasında niye boş boş oturduğunu sormuş. Kaşıkçı, ihtiyara ormanda gördüklerini anlatmış. Yaşlı adam bu durum karşısında kaşıkçıya şöyle bir öğüt vermiş:
— Tilkiyi örnek alıp böyle boş boş oturmak yerine, aslanı örnek alıp hem kendine hem başkalarına yardımın dokunsa daha iyi olmaz mı, demiş.
Bu sözler üzerine aklı başına gelen kaşıkçı, eski işine dönmüş. Ama bu sefer hem kendi için ekmek parası kazanmaya hem de etrafındakilere yardım etmeye başlamış.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız