İnsanoğlu önce ateşi tanıdı... Ardından, vahşi ortamda varlığını sürdürmek ve avlanmak için bronz ve demiri işledi. Tekerlekle birlikte müthiş bir hareketlilik kazandı. Suyu kontrol altına alarak gelişmiş devlet yapıları oluşturdu. Ancak, ekonomik nedenlerin zorlamasıyla keşfedilen yazı ve alfabe, sadece insanoğlunun değil tüm uygarlık tarihinin de gelişimini etkiledi...
Sevgi, kuşkusuz zamana ve mekâna bağlı olmayan, insani bir duygu… İlk insanlar da bugün olduğu gibi mutlaka torunlarını seviyorlardı. Büyük bir olasılıkla, yaşadıkları olayları, deneyimleri onlara miras bırakmak istiyorlardı. Ancak, bazı bilim adamlarının iddia ettikleri gibi yazıyı bu tatlı anılar merakı için değil, ekonomik zorunluluklar nedeniyle keşfettiler. M.Ö. 40. yüzyıla kadar, insanlar küçük topluluklar halinde, avcılık ve toplayıcılık yaparak yaşıyorlardı ve bu faaliyetlerden elde ettikleri ürünlerin hesabını da ya parmakla, ya da küçük taş parçacıklarıyla yapıyorlardı. Bu "konuşan topluluklar" için, bir düşünceyi ya da bir sözcüğü "bir köşeye kaydetme" diye bir ihtiyaç söz konusu değildi. Sadece, tarımdan fazla ürün elde etmeyi başaran, ilk yerleşim birimlerini kuran, zanaatları geliştiren, kamu yönetimi ve ticaret konusunda büyük adımlar atan toplumlarda hesap yapma ve not alma gereksinmesi kendisini hissettirmeye başlamıştı. Nitekim bu yönde ilk adımları da tarihte suyu kontrol eden ilk devletlerin kurulduğu Mezopotamya' da görüyoruz.
Arkeologlar tarafından bulunan en eski yazı örneklerine, bugün Irak sınırlan içinde kalan, eski Uruk kenti kazılarında ele geçirilen, M.Ö. 3200 tarihine ait oldukları ileri sürülen kil tabletlerinde rastlandı. Bu tabletlerde rakamlar ve bazı insan sembolleri bir arada görülüyordu. Mezopotamya medeniyetleri uzmanı, dünyaca ünlü bilim adamı Jean Bottera'ya göre, "Uruk kenti, surların içinde 1,5 kilometre karelik bir alana yayılan, oldukça gelişmiş bir siteydi..." Çok gelişmiş ve merkezi devlet tarafından denetlenen bir sulama sistemi sayesinde, tarımda "artık değer" elde etmeyi başaran Mezopotamyalılar, gelişmiş bir kamu yönetimi sistemi ve devlet yapısı oluşturmuşlardı. Önceleri bu artık ürünün hesabını küçük taşlarla yapıyor, seramik üzerine yaptıkları resimlerle de bunu görüntülüyorlardı. İşte, tarihte ilkyazı örneği olarak ortaya çıkan Uruk tabletleri, bu hesap tekniğiyle resim sanatının bir noktada kesişmesinin meyvesiydi...
Yorumlar
Yazının icadı tıpkı sanayi devrimi gibi insanlık için bir devrim niteliğinde
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız