Çin imparatoru Vudi, M.Ö. 138 yılında, Orta Asya bozkırlarından gelen göçebelerin saldırısına bir son vermek için, ilginç bir ittifak arayışına girişmişti. Bu bağlamda, danışmanlarından Zhang Qian'i Afganistan çöllerinde yaşayan Yueçi göçebelerine elçi olarak gönderdi. Kuzeydeki ortak düşmanları Hunlar'a karşı, Yueçi'lerin sıkı bir müttefik olacaklarını düşünüyordu. Ne var ki, elçi Zhang dönüş yolunda Hunlar tarafından yakalandı ve tam 10 yıl boyunca esir yaşadı. Bir yolunu bulup, ülkesine geri döndüğünde, yolculuğu boyunca gördüğü gelişmiş kentleri, ticaret yollarını imparatora anlattı. Onun bu öyküsünün etkisinde kalan İmparator Vudi, hemen danışmanlarını topladı ve Çin'in mallarını önce Hindistan'a, oradan da Ortadoğu ve Kuzey Afrik+a kıyılarına ulaştıracak bir karayolu geliştirmelerini istedi. Bu yol sayesinde, artık yıllardır kendi içine kapalı yaşayan Çin, Ortadoğu üzerinden gelişmiş Akdeniz kentlerine bağlanmış olacaktı. Yunanlılar, Çin ülkesini "İpek Ülkesi" diye adlandırıyorlardı. Bu nedenle, Çin'i Akdeniz'e bağlayan ticaret yoluna "İpek Yolu" adı verildi.
Yani İpek Yolundan önce de Avrupa bu ürünün varlığını tanıyordu. Nitekim Atina'daki Kerameikos Mezarlığında yapılan arkeolojik kazılarda, ipek parçalarına rastlanmıştı. Hatta, ipek kullanımı Roma İmparatorluğu döneminde abartılınca, birtakım yasalarla düzen altına alınmıştı. Kısacası, İpek Yolundan çok önce bu madde biliniyordu. Ama İpek Yolu, Çin ile zaten var olan ticari ilişkileri bundan böyle güven altına alıyor, süreklilik kazandırıyordu.
Asya'nın tam ortasından geçen İpek Yolu, büyük tehlikeler ile doluydu ve bu yolu geçebilen tüccar kafilelerinin sayısı çok fazla değildi. Tüccarlar, yaklaşık 7 bin kilometre uzunluğundaki İpek Yolu boyunca, sadece iyi korunmuş ve iklim açısından elverişli büyük kentlere uğruyorlardı. "Çöl Kapıları" adı verilen bu kentler, zamanla zenginleştiler ve Tang Hanedanı döneminde çok geliştiler.
Ne var ki, son zamanlarda elverişsiz iklim koşulları, sürekli artan haydut çetelerinin saldırıları, bu yolun "verimliliğini" iyice azaltmıştı. Çin imparatorları, sayısız tehlikeyle dolu karayolu yerine, denizden Hindistan'a ulaşma fikrine yanaşmaya başladılar. Sung Hanedanı (960-1279) döneminde de, İpek Yolu tamamen terk edildi. Ancak, günümüzün bilim adamları, İpek Yolunun önemine sadece ticari açıdan yaklaşmıyorlar. Yaklaşık 1000 yıl varlığını koruyan bu ulaşım ağı, malların yanı sıra insan ve düşünce alışverişine de büyük katkılar yaptı. Batı, o tarihe kadar içine kapanık yaşayan Çin kültürünü tanıdı. Bu, Çin için bir anlamda sonun başlangıcıydı. Nitekim asırlar boyunca doğal sınırlarla korunan Çin, bir süre sonra açgözlü Avrupalılar'ın tam anlamıyla sömürgesi haline geldi.
probiyotik
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız