İnsanlar açısından sorun dediğimiz kavramı kabaca tanımlayacak olursak, bunu birkaç farklı söylemle özetleyebiliriz. Sorunlar için söylenebilecek birinci söylem ve en önemlisi belki de bir insanı rahatsız eden herhangi bir durum olması. İkincisi, insanın hayatını zorlaştıran bir etmen veya etmenler bütünü olması. Üçüncüsü, bir insanın hayatta yaptığı planın bozulmasına sebep olacak olaylar bütünü olması. Sorun veya sorunlar dediğimiz zaman aslında karşımıza çıkan olayların özeti bu üç şekilde anlatılabilir. Kendimizce sorun denilen kavramı tanımladıktan sonra sorunları kökünden halletme veya diğer yöntemlere bakabiliriz sorunların çözümü için yapılabilecek şeyler.
Bugün insanların sorun çözüm yöntemlerine baktığımız zaman genellikle sorunları daha yumuşak veya olabildiğince basit yöntemlerle halletmeye çalıştıklarını görüyoruz. Burada karşımıza çıkan şey bir insanın üşengeçliğidir ve bu üşengeçlik hali korkaklıkla birleşince aslında hiçbir sorunun kökünden halledilemediğini görmekteyiz. Çünkü bir sorunun kökünden halledebilecek olan yegane davranışları sergilemek için bir insanın üşengeç olmaması ve cesurca hareket edebilmesi gerekir.
Sorunlar konusunda bir örnek vermemiz gerekirse, diyelim ki sizin İngilizceyi bilmemeniz bir sorun olarak karşımıza çıktı. Peki, bu sorunun çözümü tam olarak nedir? Bugün pek çok insan belki de hızlandırılmış kurslara gitmeyi tercih edebilir. Veya hızlıca bir şeyler öğrenip sorunu çözme yoluna gidebilir. Ancak tüm bu çözümler belli bir noktadan sonra eksik kalacaktır. Çünkü bir insan bir şey hızlı öğrenmeye kalktığında, yani zaman açısından, zaman kazanmaya çalıştığında veya üşendiğinde, eğer öğrenmesi gereken kadar yeterli bilgi edinemezse, aslında o sorunu çözemediğini görebiliriz. Hızlandırılmış bir kurs veya hızlıca konuşmayı öğrenmek için yapılan aktiviteler, İngilizcenin kelime bilgisi, yazı yazma taraflarından veya okuduğunu anlama taraflarından o kişiyi eksik bırakabilir. Burada çözülmüş olan sorun konuşma olur veya dinlediğini anlama olur. Günün sonunda geldiğimiz zaman ise karşımızdaki insan İngilizceyi konuşabilen ve söylenenleri anlayabilen birisi olur sadece ama okuduğunu anlayamaz, bir şey yazamaz veya çok fazla kelime bilgisi olmaz. Bu basitliğinden dolayı da ilerleyen zamanlarda zorluk yaşayabilir. Yani İngilizce denilen problemi kökünden çözmemiş, yüzeysel olarak geçmiş olur. Ama eğer bir birey zamanını ayırır ve kelime bilgisini arttırır, yazı yazmayı öğrenir, okuduğunu anlamayı da öğrenirse konuşma ve dinlemenin yanında, o zaman İngilizce denilen sorunu kökünden halletmiş olur. Buradaki zorluk İngilizceye ayrılması gereken zamandır ve sarf edilmesi gereken eforudur. Eğer bir insan bu sorunu demin sözünü ettiğim gibi kökünden halletmek istiyorsa, en azından 1-2 senesini harcamalı ve 1-2 senesini harcarken de çalışıyor olsa bile çalıştığı işten sonra hemen hemen her gün gelip çalışmalarına devam etmelidir. İşte bu zor olan yoldur ve insanların üşendiği yoldur. Ama bu yol sorunu kökünden çözecektir.
kaptanfilozof06
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız