Rekabetin getirdiği tanıma isteği, başka topluluklara duyulan bir meraktan ziyade, rakibiniz olan bir kişiyi tanımak istemenizden kaynaklanan bir güvenlik endişesinin sonucudur aslında. Yani rekabetin güzel yanlarından birisi de daha fazla farklılığı, tanıma fırsatı bulmasıdır bireylerin. Bunun için bir motivasyon bulmasıdır. Ancak bu motivasyonun kaynağı, güzel duygulardan ziyade bir güvenlik endişesidir. Çünkü tanımadığınız bir rakip, size tanıdığınız bir rakipten çok daha fazla zarar verebilir.
Bilinmeyen bir düşman, her zaman için bilinen bir düşmandan daha korkutucu ve çok daha tehlikelidir. İşte bu yüzden rekabet, bizlere aynı zamanda rekabet içinde olduğumuz birey, topluluk veya kurumları tanıma motivasyonu getirir. Bu tanıma motivasyonu, günümüzde pek çok kültürün de birbiriyle iç içe geçmesine veya birbirlerinin tanımalarına sebep olmuştur. Bir düşünsenize, Türkler Avrupalılarla bu kadar çok savaşmasaydı, Avrupalılar Türklerin nasıl bu kadar iyi tahmin olabilirdi?
Avrupalılar birbirleriyle mücadele edip birbirleriyle savaşmasalardı, kendi ortak kültürlerini nasıl inşa edebilirlerdi? Birbirlerini tanıyarak yaptılar bunu. Amerika Birleşik Devletleri dünyada bu kadar çok savaşa katılmasaydı, tüm dünya onu nasıl tanıyabilirdi? Tanınmak, savaşa katılmak ya da rekabet etmekle başlar. Soğuk savaş döneminde Amerika ve Sovyetler arasındaki rekabet onları tüm dünyaya tanıttı. En çok da birbirlerine karşı, birbirlerini tanıdılar.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız