Günümüzde, özellikle filmlerde ve dizilerde, bir ailenin kurulmasını ya da bir kadınla bir erkeğin iletişimini aşk-sevgi gibi duygulara bağlayarak, bu tarz duygularla iletişimlerin veya ilişkilerin sürdürülemeye çalışıldığı bir yapı görüyoruz. Aslında, gerçekte olan çok daha farklı. Günümüze baktığımızda, insanların kurdukları iletişimde öyle çok da fazla aşka veya sevgiye bağlı kalabildiklerini söyleyemeyiz. Peki, bu neden oluyor? Neden filmlerde veya dizilerde gösterilen şeyler gerçek hayatta olmuyor? Bunun en büyük sebebi, aslında, duygu dediğimiz şeylerin kalıcı olamayışından kaynaklanıyor.
Evet, duygular geçicidir, kalıcı değildir. Duygular kendi içinde değişkenlik gösterebilir. Aşk veya yoğun bir sevgi dediğimiz o duygu durum hali genellikle en fazla bir yıl sürer. Ve bu bir yıl geçtikten sonra da bir bakmışsınız ortada ne aşk kalır ne sevgi kalır. Sonra insanlar birbirlerini bir kez daha tanımaya başlarlar. Ama bu sefer yoğun duygular olmadan, akıllarını kullanarak birbirlerini tanımaya başlarlar ve aile kurumunun bu şekilde çökmeye başladığını görebiliriz. Aile kurumunun duygulara bağlı olarak inşa edilmesi, onun çökmesine sebep oluyor. Bunu söyleyebiliriz. Peki bir aile duyguları temel olarak inşa edilemeyecekse, o zaman nasıl bir aile kurulabilir veya devamlılığı getirilebilir? İşte burada bir aileyi ayakta tutan ve onu yücelten yegane şey aslında duygular değil, bir bilinç meselesidir. Aileyi ayakta tutan bu bilinç meselesine baktığımız zaman sorumluluk bilinci karşımıza çıkmaktadır.
Yani duygularla değil, bir aileyi sorumluluk olarak görüp onu bırakmayan insanlar ailelerini uzun süre boyunca koruyup muhafaza edebilirler. Aşkla veya sevgiyle aileler bir arada duramayabilir ama sorumluluk bilinciyle aileler bir arada durur. Bir kadınla bir erkek bir arada yaşarken sorumluluk bilinciyle hareket ederlerse birbirlerini sevmeseler veya aşık olmasalar bile ailelerini devam ettirebilirler. Yeter ki birbirlerinden nefret etmesinler veya birbirlerine karşı çok çok kötü duygular beslemesinler. Böylece aile kurumu ayakta kalıp devam edebilir. Bugün sorumluluk duygusu veya herhangi bir yapıyı muhafaza etme bilinci insanlarla pek fazla yok. Bugün insanların genelinde haz ve keyif odaklı bir yaşama şekli olduğu için sorumluluk bilinci yani bir şeyler iyi de gitse kötü de gitse bunu istikrarlı bir şekilde devam ettirecek sorumluluk bilinci pek yok. Bu da aile kurumlarının zayıflayıp çökmesine sebep olabiliyor.
kaptanfilozof06
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız