1894 depremi, aynı zamanda Marmara Denizi'nde meydana gelen deprem dalgalarıyla da ünlü... "Tsunami" adı verilen bu deprem dalgalarının kıyılarda büyük hasara neden olduğu da biliniyor... Bu dalgaların 1509'daki benzerlerinin 6 metre yüksekliğe ulaştığı da kayıtlar arasında... Geçmişten gelen bu bilgilerin tümünün değerlendirilmesi sonunda, "7 veya 7.5 şiddetinde bir depremde İstanbul'a ne olurdu?" sorusuna verilecek yanıt hiç de iç açıcı değil... İstanbul'da yaşayan nüfusu 10 milyon, yapı sayısını da 750 bin civarında varsayarsak, bu yapıların yaklaşık üçte birine yakını ağır, üçte birinin orta, geri kalanının da az hasar göreceği söylenebilir.
ine aynı verilere dayanarak, yüzbinlerce insanın öleceği, ölenlerin birkaç katının yaralanacağı ve evsiz kalacağı, trilyonlara varacak maddi kaybın olacağı hesaplanabilir... Ayrıca, deprem sırasında meydana gelebilecek yangınlar ve su baskınlarının da bu kayıp miktarlarını arttıracağı olgusu, bu senaryoyu daha da korkunçlaştırıyor... Uzmanlar, böylesine bir yıkım durumunda, kentin çoğu sokağının geçilmez hale geleceğini; bunun da çıkabilecek yangınlara ve su baskınlarına ulaşmayı engelleyeceğini belirtiyorlar... Yıkıntılar altında kalan ölülerin ulaşılamama nedeniyle kısa zamanda salgın hastalıklara yolaçacağını, ama aynı zamanda hastaneler de zarar göreceği için, bu salgınlara gerektiğince müdahale edilemeyeceğini söylüyorlar...
Bir şiddetli deprem durumunda, deprem sonrası yangın, sel ve salgın hastalık dışında İstanbulluları bir başka büyük tehlike daha bekliyor: Nükleer serpinti... Çünkü, İstanbul'un deprem açısından en riskli bölgelerinden birinin üzerinde bulunan Büyükçekmece'deki nükleer araştırma merkezinin de zarar görme olasılığı yüksek... Burada meydana gelebilecek bir hasarda çevreye nükleer serpinti yayılacağı hiç kuşkusuz...
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız