KENDİMİZDEN GEÇİREN SANAT: STENDHAL SENDORUMU

Başlığı görünce anlamamış olabilirsiniz o yüzden önce anlayacağımız dilden tanımlamak istiyorum. Bir sanat eseri veya mimari eseri karşısında cidden kendimizden geçmek yani bayılmak, bayılacak gibi olmaktan bahsediyoruz. Estetiğin ön planda olduğu sanat eserine bakarken veya sonrasında baş dönmesi, çarpıntı, halüsinasyon ve bilinç kaybı gibi semptomların görüldüğü durumdur Stendhal Sendromu. İlk olarak 1989 yılında İtalyan psikiyatrist Graziella Magherini tarafından tanımlanan sendrom, kişinin sanat eserleri karşısında kendinden geçme hali olarak da belirtilir.

Stendhal sendromunun, çok güzel bir sanat eseriyle karşılaşma sonucu ortaya çıktığı belirtilmektedir. Görsel ve mimari sanatlar, Stendhal sendromunun en yaygın sebepleri arasında yer alır. Bunun yanı sıra, güzel bir gün doğumu ya da dağ manzarası gibi doğal güzellikler de bu sendroma neden olabilir.

2020 yılında gerçekleştirilen bir araştırmaya göre, Stendhal sendromu genellikle Floransa, Paris, Roma, Atina ve Tokyo gibi sanat müzeleri, tarihi yapılar ve kültür merkezleriyle ünlü şehirlere seyahat eden kişilerde görülmektedir. Ayrıca, Stendhal sendromunun ortaya çıkmasına neden olabilecek diğer etkenler şunlardır:

- Stres
- Uykusuzluk
- Güneşe uzun süre maruz kalma
- Jet lag
- Uzun süre aç kalma
- Dehidrasyon

Stendhal sendromu belirtileri, bir sanat eseri karşısında hem zihinsel hem de fiziksel olarak kendini gösterebilir. Panik atak belirtilerine benzerlik gösteren Stendhal sendromu, göğüs ağrısı ve baş dönmesi gibi semptomlarla ortaya çıkabilir. En yaygın belirtiler şu şekilde sıralanabilir:

- Bayılma
- Kalp krizi geçiriyormuş gibi hissetme
- Hızlı kalp atışı
- Ani terleme
- Bilinç bulanıklığı
- Paranoya hali
- Göğüs ağrıları
- Baş dönmesi ve mide bulantısı
- Halüsinasyonlar
- Duygu durum bozuklukları
- Endişe
- Nefes darlığı