Ruhun Hazır mı? Vedalaşma Vakti Geldi...
Dolabında asılı duranlar yalnızca kumaş parçaları değil.
Her biri bir anı, bir duygu, bir eski benliğin yankısı.
Kimi zaman bir ilişki, kimi zaman bir kimlik…
Ve belki de en çok, artık sen olmayan bir "sen."
Zaman, yüklerini fark etme ve bırakma zamanı.
Giysiler bazen sadece bedenini değil, enerjini de taşır.
• Eski hayatından kalan bir ceket—artık seni sıkıyor olabilir.
• “Bir gün giyerim” dediğin elbise—belki de ertelenmiş bir öz-sevginin sembolü.
• Sana ait hissettirmeyen ama bırakamadığın pantolon—belki de alışkanlıkla sarıldığın bir eski sen.
Bu bir kıyafet temizliği değil.
Bu bir enerji arınması.
Yeni bir titreşime, yeni bir benliğe alan açmak için artık seni yormuş olanla vedalaşmalısın.
Derin bir nefes al…
Ve sor kendine:
• Bu kıyafet bana hangi duyguyu taşıyor?
• Onu giydiğimde hangi "ben" ortaya çıkıyor?
• Onu saklamakla hangi geçmişe tutunuyorum?
Dolabını düzenlemek, dış dünyadaki bir ritüelden öte…
İç dünyandaki dönüşümün sessiz bir yansıması.
Bu bir arınma, bir bırakış, bir yeniden doğuş çağrısı.
Her bırakış, seni daha çok sen yapar.
Ve unutma, boşalan her alan evrene bir davettir:
"Hazırım. Yeniye açığım."
Deneyecek misiniz?
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız