İNSAN DAHA YÜKSEK VAROLUŞ SEVİYELERİNE NASIL ÇIKAR?: KABALA ÖĞRETİSİ
Kabala, Yahudilik içinde ortaya çıkmış, evrenin, Tanrı’nın ve insanın ruhsal yapısını anlamaya çalışan gizemli ve derin bir öğretidir. "Gelenek" ya da "alma" anlamına gelen bu kelime, aslında eski bilgeliklerin kuşaktan kuşağa aktarılmasını ifade eder.
Kabala’yla ilgilenen kişilere kabalist denir. Bu kişiler, evrenin nasıl işlediğini, Tanrı’nın sırlarını ve insanın bu düzen içindeki yerini anlamaya çalışır. Kabala, sadece Yahudiliği etkilemekle kalmamış, zamanla Hristiyanlık içindeki bazı düşünürler tarafından da benimsenmiş ve Hristiyan Kabala denilen bir yaklaşıma dönüşmüştür.
Kabala'nın merkezinde Ein Sof adlı bir kavram vardır. Bu, “sonsuzluk” anlamına gelir ve Tanrı’nın sınırsız, bilinemez yönünü anlatır. Kabalistler, bu sonsuz Tanrı ile sonlu (yani sınırlı ve geçici) olan evren arasındaki bağları çözmeye çalışır.
Kabala kelimesi, İbranice’de “almak” ya da “kabul etmek” anlamına gelen "qibbel" fiilinden türemiştir. Yani bu kelime, aslında bir bilginin veya öğretiyin alınıp benimsenmesini ifade eder.
Türkçeye farklı şekillerde yazılarak geçmiştir: Kabala, Kaballah, Kabalah gibi çeşitli yazımlarla karşılaşmak mümkündür.
Kabala'nın Kaynakları
Kabala öğretisinin yazılı kaynakları çok eskilere dayanır. İnanca göre, ilk Kabala metinlerinden biri olan Sefer Yetzirah (Yaratılış Kitabı), yaklaşık dört bin yıl önce peygamber İbrahim tarafından yazılmıştır. Bu metin, evrenin oluşumu ve varlıkların yapısıyla ilgili mistik açıklamalar içerir.
Daha sonra, milattan sonra 2. yüzyılda yazılan ve Kabala’nın en temel eserlerinden biri olan Zohar (Işık Kitabı) ortaya çıkmıştır. Zohar, kutsal metinlerin gizli anlamlarını yorumlayan sembolik ve derin anlatımlarla doludur.
16. yüzyılda ise Isaac Luria (diğer adıyla Ha'ARI), Kabala'yı derinleştiren yeni bir anlayış getirmiştir. Luria'nın öğretileri, “Lurianik Kabala” olarak bilinir ve hâlâ birçok Kabalist tarafından temel kabul edilir.
17. yüzyılda ise önemli Kabalistlerden biri olan Yehuda Aşlag, Kabala'yı sistemli bir şekilde açıklayan modern metinler yazmıştır. Onun en bilinen eseri "Talmud Eser Sefirot" yani “On Sefirot’un Çalışması” adlı kitaptır.
Bu kitap, evreni yöneten ruhsal yasaları açıklar ve öğrencinin bu yasaları anlayarak içsel dönüşüm yaşamasını hedefler. Kabalistler, bu metnin manevi dünyanın işleyişini anlattığını ve kişinin bu kurallara uyum sağladıkça ruhsal olarak geliştiğini düşünür.
Kabala Öğretisi
Kabala, soyut hayallerle değil, insanın nasıl yaratıldığı ve daha yüksek bir ruhsal seviyede nasıl varlık gösterdiğiyle ilgilenir. Yani, bu öğreti insanın ruhsal yolculuğuna dair somut ve sistemli bir anlayış sunar.
Kabala, fiziksel dünyayı değil, manevi âlemi araştırmak için geliştirilmiş bir bilgi yoludur. Nasıl ki fizik, kimya veya biyoloji beş duyumuzla algıladığımız dünyayı anlamamıza yardımcı oluyorsa; Kabala da gözle görülmeyen, hissedilmeyen ama var olan ruhsal gerçekleri anlamamıza yardım eder.
Bazı insanlar, gördüklerinden fazlasını merak eder: “Gerçekliğin ardındaki görünmeyen boyutları nasıl keşfedebilirim?” İşte Kabala, bu merakın peşinden gidenler için bir rehber gibidir.
Bu öğretiye göre, hakikatin özü iki temel güçten oluşur: alma arzusu ve verme arzusu. “Verme arzusu” yani yaratıcı güç, karşısında bir “alma arzusu” yaratır. Bu yüzden Kabala’da Tanrı'ya genellikle “Yaratan” denir; çünkü O, varlıkları vermek için yaratmıştır.
Kabala yalnızca evrenin nasıl yaratıldığını anlatmakla kalmaz, aynı zamanda insanın bu yaratılış modelinden nasıl ilham alarak kendisini geliştirebileceğini de gösterir. Yani hem "yaratılanı" anlamamıza hem de "yaratıcı düşünceye" yaklaşmamıza yardımcı olur.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız