Son 20 yıldır galaksimizde tespit edilen gezegenlerin sayısı hızla arttı. Gökbilimciler, başka yıldızların etrafında dönen yaklaşık 450 adet güneş sistemi dışı gezegen keşfettiler. Ancak bu gezegenlerin çoğu Satürn’den daha iri ve Satürn gibi gazlardan oluşuyor. Bu yüzden bu gezegenlerde yaşam bulunma olasılığı çok düşük.
Araştırmacılar, bu dev gezegenlerin üzerinde olmasa da uydularında potansiyel yaşam alanlarının oluşabileceğini düşünüyorlar. Güneş sistemimizdeki dev gezegenlere (Jüpiter, Satürn, Neptün, Uranüs) baktığımızda, çoğunun gezegen benzeri uydulara sahip olduğunu görüyoruz. Bu uydulara ‘gezegen benzeri’ denilmesinin sebebi, sahip oldukları manyetik alan ve atmosferin canlılık oluşumuna ortam sağlayacak düzeyde olmasıdır.
Ancak bu gezegenler canlılık barındıramayacak kadar soğuklar. Yeni keşfedilen gezegenler tıpkı Jüpiter, Satürn, Neptün ve Uranüs gibi güneş sisteminden çok uzakta oldukları için soğuk bir yapıya sahipler ve eğer bu gezegenlerin sanıldığı gibi ılıman bir atmosfere sahip uyduları varsa yeni yaşam alanları için yeni bir arayış başladı demektir.
Aslında bu sorunun cevabı yukarıda belirtildiği gibi yıldıza uzak bölgelerde değil. Bir grup araştırmacı Satürn büyüklüğündeki gezegenleri, beklenilenin aksine, yıldıza yakın bir mesafeye yerleştirerek modelleme yaptı. Gezegende yine yaşamsal ortam sağlanamadı ancak bu sefer uyduda, yaşam için uygun iklim koşullarının oluştuğu görüldü. Güneş sistemimizdeki bazı uydular, ilk bakışta dünya dışı yaşam alanı için potansiyel oluştursalar da detaylı incelemede hiçbirinin gezegenimiz kadar yaşanabilir olmadığı görülür. Bunun bir sebebi güneş sisteminin sınırlarına yakın gezmeleri –ki bu onları oldukça soğuk yapıyor; diğer sebebi ise güneş rüzgârlarından oluşan yüklü parçacıklara karşı, yeterli manyetik alanı oluşturamayacak kadar küçük olmaları.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız