2009’un mart ayında uzay gönderilen NASA’nın Kepler Uzay Teleskobu, yıllar boyunca yüz binlerce yıldızı gözlemlerken binlerce de ötegezegen tanımladı. Şimdi ise ABD’deki Massachussets Teknoloji Enstitüsü ve Wisconsin Üniversitesinden astronomlar, 2018 yılında görevini tamamlayan Kepler’in gördüğü son gezegenleri keşfetti. Bulgular, Royal Astronomical Society üzerinden bugün yayımlandı.

Kepler, son günlerinde yıldızların parlaklığını kaydetmeye devam etti. 30 Ekim 2018’de isa yakıtı tükendi ve resmi olarak görevini tamamladı. Profesör Andrew Vanderburg ve Elyse Incha liderliğindeki araştırmacılar da aracın son haftasından elde edilen verileri inceledi ve üç yıldıza ulaştı.

Bunun ardından ise yıldızların ikisinin birer gezegene ev sahipliği yaptığını belirlendi. Üçüncü yıldızın ise henüz doğrulanmamış bir ötegezegen adayına sahip olabileceği aktarıldı. NASA da yaptığı açıklamada bu üçlünün boyutlarının Dünya ve Neptün arasında olduğunu ve yıldızlarına yakın olduklarını ekledi.

Araştırmacılar, onaylanmış gezegenlerden en küçüğü olan K2-416b, Dünya’nın 2,6 katı büyüklüğünde olduğunu söylerken bir kırmızı cüce olan yıldızının etrafında yaklaşık 13 günde bir döndüğünü belirtiyor. İkincisinin ise Dünya’nın boyutunun üç katından biraz daha büyük olan ve her 6,5 günde yıldızı etrafında dönüşünü tamamlayan K2-417b. 400 ışık yılı uzağımızda bulunan her iki gezegen de boyutları ve yıldızlarına olan yakınlıkları nedeniyle “sıcak mini Neptünler” olarak tanımlanıyor.

Kepler’in gözlemlediği, henüz doğrulanmayan gezegen ise EPIC 246251988 b olarak adlandırılıyor. Kendisi, Dünya’nın neredeyse dört katı büyüklükte olması nedeniyle bu üçlünün en büyüğü. Neptün’e benzer boyuta sahip olan gezegen adayı, bizden 1200 ışık yılı uzaklıkta ve yıldızının etrafında 10 günde dönüyor.

9,5 yıl görevde kalan Kepler Uzay Teleskobu, bu süre boyunca 2600’den fazla ötegezegeni keşfetmişti. Şu ana kadar 5000’den fazla öte gezegenin tanımlanması da aracın gezegen keşiflerine ne kadar yararlı olduğunun bir göstergesi. Araştırmacılardan Elyse Incha da Kepler’den elde edilen verilerin hâlen çok daha fazla keşfin yapılmasını sağlayabileceğini ekledi.

 

Kaynak: 1