Başkaları ise, onun ahlaksızlıklarından rahatsız oluyordu. Dini ortamlarda yürüttüğü çılgın toplantılar, saraydaki nüfuzuna karşılık seks yapma, duayla cinleri kovma seansının ardından bir rahibeye tecavüz etme gibi söylentiler etrafta açıkça konuşuluyordu. 1911 yılının Mart ayında, bazı St. Petersburg gazetelerinde, Rasputin'i eleştiren yazılar çıkmaya başladı, önceden kendisine hayran olanlardan bazıları, bu yazılar üzerine git gide Rasputin'e karşı olmaya başladılar. Bu kişilerin arasındaki en ünlüler. Dük Nikola ve Düşes Militsa idi. Kilise de onu desteklemeye son vermiş, papazlar sarayda onun aleyhinde konuşmaya başlamışlardı.
Bu kritik anda, Rasputin bir kez daha Kutsal Topraklar'ı ziyaret edeceğini ilan etti. Ama, bu yolculuk da pek bir şey değiştirmedi. Rasputin'in düşmanları, onun saraydaki konumuna hâlâ karşıydılar. Ne var ki. Çariçe Rasputin'den vazgeçemiyordu. Sonunda 1912'de, Çar'ın siyasi danışmanları Rasputin'in sarayın imajını zedelediği konusunda II. Nikola'yı ikna ettiler. Alcxandra, Rasputin'in "iyi" şöhretini savunduysa da, Rasputin memleketi Pokrovskoye'ye gitmek üzere St. Petersburg'u terk etmek zorunda bırakıldı. Kraliyet ailesi, artık yaz tatillerim onsuz geçirecekti...
II. Nikola ve ailesi, 1912 Ekimi'ni, günümüzde Polonya olarak bilinen Çarlık topraklarında geçiriyordu. Hava güzeldi; Çariçe bile bütün sıkıntılarını St.Petersburg'da bırakmış gibi görünüyordu. Ama, Alexis'in başına gelen bir kaza yüzünden tatilin tadı kaçıverdi. Bir kayıktan çıkmak isterken ayağı kayan 8 yaşındaki çocuk çok sert düşmüştü. Başta yara önemsizmiş gibi görünmüş, aile Spala yakınındaki av köşkünde tatiline devam etmişti. Ama Alexis, iç kanama geçiriyordu. Durumu gittikçe kötüleşen çocuğun doktorları ve ana-babası çaresiz kalmıştı. Alexis, dayanılmaz bir acıyla kıvranıyor, bir türlü iyileştirilemiyordu.
Sonunda hiçbir umut kalmayınca, Alexandra Rasputin'i çağırmaya karar verdi. 3000 km. uzaktaki Pokrovskoye'ya ümitsiz durumu haber veren bir telgraf çekildi. Yanıt çabuk geldi; Rasputin'in telgrafında "Tanrı göz yaşlarını gördü ve dualarını duydu. Üzülme... Küçük çocuk ölmeyecek... Doktorların onunla fazla uğraşmalarına izin verme..." yazılıydı... Bu telgrafın alınmasından kısa bir süre sonra Alexis'in kanaması durdu ve çocuk iyileşmeye başladı.
Spala'da yaşananlar, yani Rasputin'in uzak mesafelerden de insanları iyileştirmesi, onun saraydaki eski ününü pekiştirmişti. Çeşitli nedenlerle ayrı kalmış olan Nikola ile Alexandra arasındaki mektuplaşmalarda, ondan sürekli olarak "Dostumuz" nitelemesiyle söz ediliyordu. Ayrıca, bakanlarla görüşmeler gibi önemli devlet işleri söz konusu olduğunda da Rasputin'in tavsiyelerine uyulmaya başlanmıştı.
Ne var ki, Rasputin'in sarayda zamanla güçlenen konumuna karşılık, başka yerlerde düşmanları artıyordu. Sol ve sağ görüşlü siyasetçiler, radikaller, tutucular, kızgın kocalar, taciz edilmiş kadınlar Rasputin'e karşı ortak bir kin besliyorlardı. Sonunda, nefret şiddete dönüştü ve Rasputin, Pokrovskoye'nin sakin ortamında bile karnından bıçaklanarak öldürülmek istendi. Kina Gusseva adındaki bir kadın, evlenme vaadi karşılığında Rasputin'le beraber olmuş, ama onun tarafından kandırılmıştı. Bıçak yarası, bağırsaklarını parçalamıştı, ama cinsel organlarına bir zarar vermemişti...
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız